AKP iktidarının tarım politikalarının hem çiftçiyi, hem de tüketiciyi olumsuz etkilediğini belirten DEM Parti Tarım Komisyonu üyesi Sinan Çiftyürek, “Tarım devriminin merkezi olan bu coğrafya bugün gıda kriziyle yüz yüze” dedi.
DEM Parti Tarım Komisyonu üyesi Sinan Çiftyürek, iktidarın tarım politikaları ve çiftçi eylemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. DEM Parti Amed İl Örgütü binasında gerçekleştirilen açıklamaya, DEM Parti Amed İl Eşbaşkanları Gülşen Özer ve Abbas Şahin de katıldı.
‘ÜRETİCİ DE TÜKETİCİ DE ZORLANIYOR’
Çiftyürek, iktidarın tarım politikalarına işaret ederek, çiftçilerin 3 yıldır bu politikalara karşı “hükümet istifa” şiarıyla yollarda, eylemde olduğunu kaydetti. Çiftçinin ekse de ekmese de aç kaldığını ifade eden Çiftyürek, “Çünkü ya maliyetin altında satmak zorunda kalıyor, ya da tarlada kalıyor. Yani bu sadece üreticiyi değil, tüketiciyi de etkileyen bir denklem. Üretici bahçedeki ürünlerini 2-3 TL’ye satamazken, tüketici 20-30 TL’ye almak zorunda kalıyor. Bu denklem iki kesimi birden etkiliyor. Bu bize neyi gösteriyor? Çiftçi üretimden soğuyor. Ekmekten vazgeçme noktasına doğru gidiyor. Dolayısıyla tarım devriminin merkezi olan bu coğrafya bugün gıda kriziyle yüz yüze. Bu gıda krizi öyle bir noktaya geldi ki önümüzdeki yıllarda ciddi tehlikelere yol açacak” uyarısında bulundu.
‘KAYNAK HALKA AKTARILMIYOR’
Türkiye yüz ölçümünün Hollanda’nın 20 katı civarında olduğunu fakat Hollanda’nın 94 bin milyar dolarlık, Türkiye’nin ise 40 bin milyar dolarlık ihracat yaptığını belirten Çiftyürek, bunun Türkiye’nin politikalarının bir sonucu olduğunu kaydetti. İktidarın Kurdistan’ın kaynaklarını yerle bir ettiğini sözlerine ekleyen Çiftyürek, halkın DEDAŞ’tan dert yandığını belirterek, “Bu bölge enerji bakımından fakir bir bölge mi? 4 büyük baraj Kurdistan’da ama elektrik sıkıntısı yaşayan bu bölge. Halka işkence yaparak, kaynakların buraya aktarılmadan Türkiye’ye aktarılmasına karşıyız” dedi.
‘TARIMDA TEKELLEŞME VAR’
Çiftyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyelim ki karpuz ektik, alıcı bulmadı ama patates alıcı buldu. Bölge kendi planlamasının dışında patatese yöneliyor. Serbest piyasa adına plansızlık var. Toprak ve tarımda tekelleşme var. Zaten hükümetin izlediği politikalarda, üreticinin, toprağın, tarım tekellerinin lehine elden çıkarılması söz konusu. Böylesine zengin Kurdistan maalesef buğdayı ithal ediyor. Hayvancılığın başkenti diyebileceğimiz Wan, eti ithal edecek hale geldi. Güvenliğe bütçe harcanıyor ama tarıma son derece düşük bir bütçe ayrılıyor.
‘ORTAK HAREKET ETME’ ÇAĞRISI
Demirören Holding, Doğan Medya’dan bütün her şeyi satın alırken Ziraat Bankası’ndan 800 milyar dolar borç aldı. Bunu 4 yıl boyunca ödeyemedi. Yüzde 4 nokta bilemem kaç faizle, bir anlaşma yapmak zorunda kaldılar. Çiftçi, 2 taksitini ödemedi diye tarlasına el koyan banka, bir milyar dolara yakın parayı Demirören’e veriyor. İktidarın sermayeden yana bir politikası söz konusu. Bu politikaları şiddetle kınıyoruz. Hükümet, ‘Kemer sıkma politikalarıyla, 2025’i çıkarabilir miyim?’ diyor. Kurdistan ve Türkiye’deki tüm halkların, sosyalistlerin, hükümetin yürüttüğü politikalara karşı ortak hareket etmesi gerekiyor.
BELEDİYELERE DÜŞEN SORUMLULUK
Halkımız kendi çözümünü arayacaktır. Bizim de eksikliklerimizi görmemiz gerekiyor. Kendi kaynaklarımızı değerlendirmemiz gerekiyor. Burada belediyelerimize çok büyük sorumluluklar düşüyor. AKP izlediği politikayla ‘2025’i atlatayım’ diyor. Bütün demokrasi güçleriyle AKP’nin bu politikalarını sahada bozmamız gerekiyor. Çiftçinin yalnız kalmaması gerekiyor.”
/Mezopotamya Ajansı/