Savaş insanların hayatlarını darmadağın eden insan eliyle yaratılmış en kötü felaket olsa gerek. İnsanlar doğup-büyüdükleri, anılar biriktikleri yerler terke etmek zorunda kalıyorlar. Ucu belirsiz yeni bir hayatı kurmak için yola çıkıyorlar. İsrail’in en son başkent Beyrut olmak üzere Güney Lübnan’a saldırısı yeni bir göç dalgasını ortaya çıkardı.
BBC muhabirleri Orla Guerin, Nafiseh Kohnavard ve Carine Torbey savaşın yıkıcı yüzünü gösteren bir haber/ izlenim yazdılar:
‘’Güney Lübnan’da aileler eşyalarını toplayıp otomobiller, kamyonlar ve motosikletlerle kuzeye doğru yol alırken, İsrail ordusu Lübnanlı Şii silahlı grup Hizbullah ile bağlantılı olduğunu söylediği hedefleri vurmaya devam ediyor.
Bazı bölge sakinleri, İsrail ordusundan İran destekli grubun mevzilerine yakın bölgeleri terk etmeleri yönünde kısa mesaj ve ses kayıtları yoluyla uyarılar aldıklarını bildirdi.
Güneydeki Nebatiye kasabasında yaşayan öğrenci Zahra Sawli, BBC’nin Newshour programına yaptığı açıklamada, bombardımanın yoğun olduğunu söyledi.
“Sabah 6’da bombalama sesleriyle uyandım. Öğlene doğru gerçekten yoğunlaşmaya başladı ve yaşadığım bölgede çok sayıda saldırıya şahit oldum. Çok fazla cam kırılma sesi duydum.”
Birçok kişinin aksine kendisi ve yanındakiler evden çıkmıyorlar, buna cesaret edemiyorlardı, dedi.
“Nereye gitmemiz gerekiyor? Birçok insan hala sokaklarda sıkışmış durumda. Birçok arkadaşım hala trafikte sıkışmış durumda çünkü birçok insan kaçmaya çalışıyor,” dedi.
Gün ortasında kuzeye doğru Beyrut’a giden yollar, altı şeritli sahil yolunun her iki tarafından başkente doğru giden araçlar nedeniyle tıkanmış durumda.
Diğer görüntülerde ise güneydeki Sur kentinin sahilinde yürüyen insanlar, kırsal kesimde hava saldırılarından kaynaklanan dumanlar yükselirken görülüyor.
BBC, Beyrut’a tek bir motosikletle gelen beş kişilik bir aileyle görüştü.
Güneydeki bir köyden kuzeydeki Trablus’a doğru gidiyorlardı. Bitkin düşmüşlerdi.
“Ne dememizi istiyorsun? Kaçmak zorundaydık,” dedi baba.
Pazartesi akşamı Lübnan sağlık bakanlığı, bombardımanda 492 kişinin öldüğünü ve 1.600’den fazla kişinin yaralandığını bildirdi. Ölenler arasında en az 35 çocuğun da olduğunu söyledi. İsrail Savunma Kuvvetleri önceki 24 saatte 1.100 saldırı gerçekleştirdiğini söyledi.
İsrail Ordusunun açıklamasına göre Güney Beyrut’ta düzenlenen ve Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan hava saldırısı da bunlara dahil.
Beyrut’ta da yaygın bir kaygı vardı. Güneyden insanlar başkente valizlerini başlarının üstünde tutarak arabalarla gelirken, şehrin bazı sakinleri de kendileri ayrılıyordu.
İsrail, Hizbullah’ın silah depoladığını söylediği bölgelerdeki insanları tahliye olmaları konusunda uyardı. Ancak aynı zamanda Hizbullah’ın kalesi sayılmayan Hamra gibi hükümet bakanlıkları, bankalar ve üniversitelerin bulunduğu Beyrut bölgelerindeki insanlara da uyarılar gönderdi.
Bölgeden ayrılmaları yönündeki uyarıların ardından veliler çocuklarını okuldan almak için harekete geçti.
Reuters haber ajansına konuşan Issa isimli bir baba, oğlunu okuldan aldığını belirterek, “Telefon görüşmeleri yüzünden buradayız.Herkesi arayıp telefonla tehdit ediyorlar. Bu yüzden oğlumu okuldan almaya geldik. Durum güven verici değil” dedi.
Pazartesi günü vurulan güney Lübnan şehirlerinden biri olan sahil kenti Sur’dan ayrılırken insanlar eşyalarını taşıyorlar
Beyrut’tan ayrılırken eşiyle birlikte yola çıkan Filistinli Muhammed BBC’ye konuştu.
Başkentte kalıp kalmayacağı sorulduğunda şöyle dedi: “Lübnan’da hiçbir yer güvenli değil, İsrail her yeri bombalayacaklarını söylüyor. Şimdi bu mahalleyi tehdit ettiler, o zaman nereye gidelim? Korkutucu, ne yapacağımı bilmiyorum – çalışacağım, eve gideceğim, ne yapacağımı bilmiyorum.”
Bu arada, yolun bir tarafına bulunan BBC ekibine bir taksi şoförü, bir yakıt krizinin ortaya çıktığını söyleyer şöyle dedi: “Beyrut’a çok fazla insan geliyor.”
Okullar, güneyden gelen tahliye akınları için aceleyle sığınaklara dönüştürüldü. Hükümet emriyle, Beyrut ve Trablus’taki okullar ve doğu Lübnan’daki okullar sığınak olarak kuruldu.
BBC Pazartesi günü Batı Beyrut’taki Bir Hasan’da, İsrail’in de hedef aldığını söylediği, Hizbullah’ın kuzeydoğu Lübnan’daki kalesi Bekaa Vadisi’nden gelenler için hazırlanan bir devlet okulundaki sınıftaydı.
Çalışanlar, sınıfların şiltelerle dolu olduğunu ancak gün sonunda tamamen dolacağını söyledi.
Beyrut’taki benzin istasyonlarında ise uzun kuyruklar oluştu.
Bu arada Lübnan’daki hastanelere de pazartesi günü tüm acil olmayan ameliyatların iptal edilmesi emredildi; zira doktorlar bir dizi can kaybı ve yaralanmaya hazırlanıyordu.
Beyrut’taki gergin ve belirsiz atmosfere rağmen bazı insanlar meydan okuyordu.
BBC’ye konuşan bir adam, “Eğer tam bir savaş yaşanırsa, siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun Lübnan halkı olarak bir arada durmalıyız çünkü günün sonunda ülkemiz bombalanıyor” dedi.
Diğerleri ise şiddete boyun eğmişti.
“Savaş istiyorlarsa ne yapabiliriz? Bize dayatıldı. Hiçbir şey yapamayız,” dedi dükkan sahibi Muhammed Sibai Reuters’a.
Başkentteki Hizbullah’ın ana güç merkezi olan Güney Beyrut’un Dahieyh semtinde yaşayan 57 yaşındaki Muhammed, BBC’ye yaptığı açıklamada, “1975’ten bu yana tüm savaşlardan sağ kurtuldum, bu yüzden bu benim için normal” dedi.
“Ben gitmeyeceğim, evimde olacağım” dedi.
/BBC Word/