ABD Başkanı Biden’dan Almanya’ya veda ziyareti

DünyaGündem

🔴 Dikkatler, ABD Başkanı Joe Biden’ın Almanya’ya veda ziyaretine çevrildi. Biden’ın başkanlığının sona erecek olması, aynı zamanda Almanya-ABD ilişkilerinde bir dönemin de son bulduğunu gösteriyor.

Deutsche Welle’den Carla Bleiker’ın haberi:

Biden, Cuma günü ilk olarak Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier tarafından Bellevue Sarayı’nda kabul edilecek. Biden daha sonra Başbakan Olaf Scholz ile Başbakanlıkta bir araya gelecek. Ortak basın açıklaması yapmaları beklenen Biden ve Scholz önce ikili görüşme yapacak, ardından öğle yemeğine geçilecek.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın da öğle saatlerinde Berlin’e gelmeleri, başbakanlıkta  dört liderin katılımıyla Avrupa Dörtlüsü (Euro-Quad) toplantısının yapılması bekleniyor.

Steinmeier’den Biden’a özel teşekkür jesti

Biden, George H. W. Bush’tan bu yana Federal Almanya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı Büyük Haçı ile onurlandırılan ilk ABD Başkanı olacak. Nişan, Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından takdim edilecek.

Federal Cumhurbaşkanlığı Ofisi tarafından yapılan açıklamada, “Almanya Cumhurbaşkanı, Biden’ın Alman-Amerikan dostluğuna ve 50 yıl boyunca önemli ölçüde şekillendirdiği ve güçlendirdiği transatlantik ittifaka yaptığı hizmetleri onurlandırmaktadır” denildi.

Biden, ABD ile Avrupa ve özellikle de Almanya arasındaki ilişkilere ayrı bir önem veriyordu. Başkanlığının sona erecek olması, aynı zamanda Atlantik ötesi ilişkiler açısından da bir dönemin sonu anlamına gelecek.

Washington’daki Amerikan Üniversitesi’nde profesör ve ABD-Avrupa ilişkileri uzmanı olan Michelle Egan, DW’ye verdiği röportajda şu yorumu yapıyor: “Onu ‘son transatlantik Başkan’ olarak da adlandırabiliriz. Çünkü uzun yıllar boyunca NATO’da, Münih Güvenlik Konferansı’nda ve ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde görev yaptı.  Bu sayede Başkan olmadan önce pek çok Avrupalı liderle tanışma fırsatı buldu.”

Biden transatlantik ilişkiler için neden önemli?

Biden 1942 yılında doğdu. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Almanya’nın yeniden inşasına yardım eden bir ülkede büyüdü. Berlin Duvarı 1961’de inşa edildikten sonra Batı Almanya’nın, Soğuk Savaş’ta ABD’nin en önemli ortaklarından biri haline gelmesini izledi.

Başkanlık ve Kongre Çalışmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Peter Sparding, şu hatırlatmayı yapıyor: “Biden, 1972’den beri siyasetin içinde ve dış politika arenasında Soğuk Savaş deneyimiyle yoğuruldu. Almanya fiilen bu çatışmanın merkeziydi.”

Nitekim eski Başkan Barack Obama’nın yardımcısı olarak Biden’ın dış politika deneyimi büyük önem taşıyordu. ABD-Avrupa ilişkileri uzmanı olan Michelle Egan, “Başkanlığa aday olduğunda Obama’nın dış politika deneyimi çok sınırlıydı. Joe Biden’ı yardımcısı olarak seçmesinin başlıca nedeni de buydu. Çünkü Biden’ın, dış politikada önemli bağlantıları ve bilgisi vardı.”

Egan, Obama’nın görevi sırasında Avrupa’da çok popüler olduğunu, çünkü George W. Bush’un ardından transatlantik ilişkileri yeniden inşa ettiğini belirtiyor. Ancak Avrupa ile asıl duygusal bağı olan Obama değil Biden’dı.

ABD ve Almanya’nın birçok ortak noktası var

Biden döneminde Almanya, ABD’nin önemli bir ortağı olmaya devam etti. Bugün her iki ülke de Rusya’ya karşı mücadelesinde Ukrayna’nın en büyük destekçileri arasında yer alıyor. Ayrıca hem ABD hem de Almanya, mevcut Ortadoğu krizinde İsrail’in kendini savunma hakkını en güçlü şekilde vurgulayan ülkeler arasında yer alıyor.

Egan, iki ülkenin uluslararası sahnedeki benzer pozisyonlarının yanı sıra ülke içinde de benzer zorlukları paylaştığına dikkat çekiyor. Transatlantik uzmanı, “Hem ABD hem de Almanya şu anda siyasi bir bölünme yaşıyor” diyor.

ABD’de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, ideolojik olarak birbirinden farklı iki kamp oluşturuyor. Egan’a göre Almanya’da aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif’in (AfD) yükselişi, toplumun siyasi bölünmüşlüğünün bir işareti.

Michelle Egan, şu saptamayı yapıyor: “Bence ikinci bir paralellik de sınırlar ve sınır kontrolleri meselesinde söz konusu. Almanya, Schengen bölgesi ve AB’deki serbest dolaşım özgürlüğüne rağmen sınır kontrolleri konusunu yeniden gündeme getirdi.”

Ağustos 2024’te Solingen’de bir göçmenin, üç kişiyi bıçaklayarak öldürmesinin ardından Almanya göç politikasını sıkılaştırdı. Bunu, diğer AB ülkeleriyle olanlar dahil, Almanya’nın tüm dış sınırlarında kontrollerin başlatılması veya genişletilmesi izledi. Bu adım Almanya’da tartışmalara yol açtı.

ABD’de ise Demokratların Başkan adayı olan halihazırdaki Başkan Yardımcısı Kamala Harris, seçim kampanyası sırasında göç politikası ve ABD’nin Meksika sınırındaki güvenlik konularında yoğun eleştirilere maruz kaldı. Biden, göreve başladığında bu konuyu Harris’in sorumluluk alanı olarak ilan etmişti. Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump da seçim kampanyasında bu sorunu sürekli gündemde tutarak puan toplamaya çalışıyor. Trump, ABD’nin sorunlarının büyük bir kısmından düzensiz göçmenleri sorumlu tutuyor.

ABD başka ortaklara yöneliyor

ABD’de 5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerini hangi aday kazanırsa kazansın, Biden sonrası ABD dış politikasında, Almanya’nın önemi muhtemelen azalacak. Başkanlık ve Kongre Çalışmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Peter Sparding, Almanya’nın artık Avrupa güvenliğinin savunucusu olarak ABD’ye eskisi kadar güvenemeyeceğini belirtiyor ve bunu şöyle gerekçelendiriyor:

“Alman-Amerikan ilişkileri, bir sonraki Başkan kim olursa olsun, gelecekte daha farklı şekillenecek. Çünkü ABD, dikkatini giderek Hint-Pasifik bölgesine çeviriyor ve ciddi bir rakip olarak gördüğü Çin’e karşı yeni stratejik hamleler geliştirmeye çalışıyor. Dolayısıyla ABD tarafında, Almanya gibi ülkelerin Avrupa genelinde daha fazla sorumluluk üstlenmesi yönünde bir beklenti söz konusu.”

İlginizi Çekebilir

Cumartesi Anneleri’nden tepki
Von der Leyen: Avrupa’dan sınır dışı edilen göçmen sayısı artacak

Öne Çıkanlar