Süleyman Demirtaş: Peşinden koştuğumuz hayatlar

Yazarlar

İstemediğimiz hayatlar yaşıyoruz. Çok kızgınız, çok kırgınız. Arkadaşlarımıza, ailemize, komşumuza, önümüzdeki araca, işyerindeki herkese, sosyal medyadaki takipçiye, takip etmeyene, küfredene, küfrü hakedene, devlete, Erdoğan’a, Bahçeli’ye bile! garibim, yanlış döşenmiş parke taşı gibi, herkes ona takılıyor. Gidene en çok da, ama gelen de nasipleniyor. Neden böyle!!  diyoruz, sonra da , e madem böyleee o zamaann ben deee!  diyip başka biri oluyoruz. Olamayınca kendimize de kızıyoruz. Düşünüyoruz etraflıca, kızmadığımız bir kaç insan kalmış, onlara da yetişemiyoruz, imkanımız olsa onlara da kızarız. Şimdi rahatlayabiliriz. Bildiğin kim varsa tamamı senin o istemediğin hayatın bir aktörü. Yaşamak bu mu ? Hayır soruyorum yani buysa yaşamak, yaşayak madem, napak! Ölek mi!

Bir sallayalım bakalım şu duvarları hele, bu muymuş yaşamak.

Bütün kızdıklarını bırakıp bir araca binip bilmem kaç km. öteye gidip, yolda da bütün kimliklerini yırtıp bambaşka bir isimle yaşamaya devam etmeye ne dersin?

Bir düşünsene, başvuru formunu doldurup bize başvuru yapıyorsunuz ve eğer değerlendirmede  “siz iyisiniz de çevreniz kötü” kararı verilirse ,ceketini alıp gidiyorsun ve seni tamamen başka bir şehirde başka bir düzene dahil ediyoruz. Evin, işin, adın, telefonun hiçbiri önceki değil. Sloganımız şu: “Yepyeni bir hayat, onu da helak etmen için seni bekliyor.”

Mesela 44 yıldır Süleyman olarak yaşarken kalan zamanını Resul olarak yaşayacağını bir düşün. Süleyman’ın çözemediği dertler, içinden çıkamadığı handikaplar … kime ne? Hele Resul’u hiç bağlamaz. Resul yerine Gülten de olabilir, ama biraz masraf gerektiriyor o seçenek. Birkaç seri ameliyatla neden Gülten olmayayım! Neyim eksik, ya da fazla! Belki de ben Süleyman olmak için bedeller ödemişimdir!  Peki kendimiz seçebilseydik nasıl olurdu? Kataloga göz atmak için buyrun sizi şöyle alalım. Şimdi sunacağımız seçenekler indirimde olanlar. Daha sonra bu yılın trendlerine gelecez. İlk olarak Yozgatlı nalbur Hacı Hüseyin var. Hac masrafları pakete dahildir bu arada. Dükkanı satıp İstanbul’da bir varoşta yaşamaya devam edebilirsiniz. Eşi Zübeyde, hacıyı pek sevmez. Seyahat özgürlüğü vardır yani. Salmış adamı da hacıda jeton düşmüyor.

Bir diğeri, Eskişehirli Hatice olabilirsiniz. Hatice 26 yaşında, 2 yıllık bilgisayarlı muhasebe okudu. Bilgisayarsız muhasebe bilmez yani. Bir gence aşık ama gencin niyeti ciddi değil. Hatice’yi yatağa atmak istiyor sadece. Hatice muhasebesini yapıyor ve olmaz diyor. Aslında Hatice’nin onu ayakta götüresi var ama muhafazakar bir aileden olduğu için bunu gizli tutuyoruz. Hatice olursanız size bonus olarak yeni bir sevgili bakabiliriz ama söz veremiyoruz.

Diğer profilimiz geçmiş yıllarda çok tutuldu. Diyarbakırlı Xebat. X i kullanamadığı için devlet nezdinde Hebat olarak geçse de bu berbat durumu çevresi yok eder ve ona Xebat diye seslenir. Haliyle devletle arası bu aralar iyi olmasa da, olası  çözüm süreçleri için düşünülebilir. Çünkü o sıralar bütün Kürt stoklarımız tükenmiş, hatta nenemizi de Kürt yapabilir misiniz diye çok başvuru almıştık.

Bir diğeri, Çanakkaleli Asu. Deniz kokusu ve rüzgar sevdalısıdır. Oturur köy evinin balkonunda kitap, şiir okur, şarkı dinler, hayallere dalar. Kronik tembeldir. Ne olması gerektiğine biz de karar veremedik. Heran her şey olabilir Asu. Bu seçenek biraz riskli ama heyecanlı.

Ve sonuncusu, tanınmış bir ailenin evladı,  entel, sanatçı, siyasetçi, ermeni, Kürt netwörkünde sörf yapar. Yurtdışında yaşar, buraya tatile gelir. Kartviziti iyi olmayan birine gevrek gevrek güler geçer. İyiyse kanka olur.  Nerede iyi salon eventleri varsa orada biter ve orda takıldığı herkimse o gün, geceyi de ona ayırır. Fakat gündüzleri de ezilmiş, sömürülmüş öteki, kadın, Kürt, Alevi ne varsa gündemde, onun lobisini yapar. Bu onu vareder. Çok partnerlidir ama aşk kadını gibi takılır. Madem siz 40 huriye cennet diyorsunuz ben de 40 nuriyi oynatır cenneti yaşarım der ve öyle yaşar. Bela okuyanı, günahına girdiği çoktur, çok başvuru alıyoruz bu konuda.Hayat ona güzel ama sonu … bir şey diyemeyiz.

Ne dersiniz? Aklınıza yatan bir hayat olduysa sizi yeni hayatınıza başlamak üzere diğer bölüme alacaz. Henüz karar veremediyseniz şimdilik kendiniz olarak yaşayın, olmadı sonra yine gelirsiniz. Hem belki de barışır yaşarsınız kendinizle. Yeni modellerimiz de geldi ama size önermiyorum açıkçası. Tiktok twerk dansçısı, sosyal medya fenomeni, sezonluk popstar, herkese hakaret eden muhalif, anarşist görünümlü özünde gariban, havadan nem kapan köşe yazarı, derin ilişkilerim var gibi görünen tutunamamış … ve benzer modeller var ama siz bir klasikçisiz sanki, uymaz size bunlar. Atanamamış öğretmen var ama kıyamam size, ağır gelir, kaldıramazsınız.

Kendi hayatımızı yüzüstü bırakıp, aniden başka biri oluversek etrafımızdakilere kızmaktan vazgeçer miydik? Yani Yozgatlı Hacı Hüseyin oluversen eşin Zübeyde’ye kızmayacak mıydın?

Eskişehirli Hatice olsan, insan gibi seni sevmeyi beceremeyen sevgilinle barışık mı olacaktın?

Seni Diyarbakırlı Xebat yapsak, kimseye kızmayıp mutlu olmak için “ne mutlu Türküm diyene” mi diyecektin?

Çanakkalleli Asu olup seni asla anlamayacak bir köy dolusu insanla yaşamak zorunda bıraksak? Olmaz değil mi?

Seni şu  karektersiz, ünlü yakını yapalım. Nerede bir itibarlı adam görsen yapışarak yaşa. Elit salon hanımefendisi görün ama çürümüşlüğün dibi ol özünde. Olur mu?

Bu da olmadı, bunu da satamadık size değil mi? Elde kaldı o zaten, alan yok.

Yabancılık çektiniz , alışamadınız . Cazip de gelmedi tekliflerimiz.

O zaman kendiniz olarak yaşamak zorundasınız, hem de ölene kadar. Bütün kızdıklarınızı, öfkenizi hayatınızdan çıkarın. Tıpkı önünüzde size yol vermeyen araba gibi. Biraz sonra hiçbiri olmayacak. Ertesi gününüze taşımayacaksınız onları. Uzaya fırlatılan roketin yükselmek için atmosfer boşluğuna terk ettiği modüller gibi siz de terk edin bütün öfkenizi, istemediklerinizi. 

Yaşıyor olduğunuz sürece sizi hayatınızdan alamayız, size başka hayat veremeyiz. Ancak ve sadece siz,  adım adım bütün hayatınızı değiştirebilirsiniz.

Değişirseniz ölene kadar yaşarsınız. Değişmezseniz yaşamadan ölürsünüz…

İlginizi Çekebilir

Türk savaş uçakları Rojava, Şengal ve Süleymaniye’yi bombaladı
Fikret Başkaya: ‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

Öne Çıkanlar