Küresel piyasalar, açıklanan makroekonomik veriler ve şirket bilançolarından alınan sinyallerle yön ararken, jeopolitik gerilimlerin yanı sıra ABD’de yaklaşan başkanlık seçimlerinin sonucuna ilişkin belirsizlikler yatırımcıların risk algısını şekillendiriyor.
ABD Merkez Bankasının (Fed) 6-7 Kasım tarihlerinde gerçekleştireceği toplantı sonrasında alacağı faiz kararı da yatırımcılar tarafından bekleniyor.
Söz konusu belirsizlikler dolara yönelik talebin güçlenmesine neden olurken, enflasyon endişelerinin yeniden öne çıktığı bu dönemde tahvil piyasalarındaki hareketlilik dikkati çekiyor.
Başkanlık seçimleri öncesinde riskli varlıklardan kaçış eğilimiyle geçen hafta ABD’nin 10 yıl vadeli tahvil faizi yüzde 4,26’ya kadar çıkarak temmuz ayından bu yana en yüksek seviyesini görürken, bu hafta da yüzde 4,30 seviyesini aştı.
Küresel borsalar, ABD’de tahvil faizlerinin yükselmesiyle geçen haftayı kayıplarla tamamladı. ABD’de Dow Jones endeksi haftalık yüzde 2,7, Avrupa’da gösterge endeks Stoxx Europe 600 yaklaşık yüzde 1, Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 2,8 değer kaybetti.
Geçen hafta artan küresel belirsizliklerle altının ons fiyatı yükselirken 2 bin 770 doların üzerine çıkarak rekor tazeledi.
Bu hafta ABD’de açıklanacak üçüncü çeyrek büyüme rakamları, kişisel tüketim harcamaları ve istihdam raporu gibi önemli veriler piyasaların odağına yerleşirken, rekabetin kızıştığı yaklaşan seçimle ilgili gelişmeler de yatırımcılar tarafından takip ediliyor.
ABD seçimleri küresel piyasalarda istikrar için kritik önemde
Geri sayımın sürdüğü ABD’de 5 Kasım’da yapılacak seçimlerin muhtemel sonuçları, yalnızca ülke ekonomisi için değil, küresel piyasalardaki istikrar için de önem taşıyor.
Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump, başkanlık koltuğuna ikinci kez oturması halinde, yeni tarifeler uygulamayı, vergi indirimlerine gitmeyi ve fosil yakıt üretimini artırmayı hedefliyor.
Demokratların başkan adayı Kamala Harris ise orta sınıf Amerikalılar için maliyetler ile vergilerin azaltılması gibi genel olarak Joe Biden yönetiminin devamı niteliği taşıyan politikalar izlemeyi planlıyor.
ABD’nin dünya ekonomisinin en büyük aktörlerinden biri olması nedeniyle kazanan adayın uygulayacağı ekonomik politikaların uluslararası ticaret ve yatırım akışlarını da doğrudan etkileyebileceği öngörülüyor.
Hükümetler ve yatırımcılar, ABD seçimlerinin olası sonuçlarına yönelik çeşitli stratejiler geliştirirken, adayların ekonomik politikalarının küresel ticaret ilişkileri üzerindeki olası etkileri, dünya genelinde yatırımcıların dikkatini çekiyor.
Seçimin kaderini belirleyebilecek salıncak eyaletlerde yapılan anketlerde adayların net bir üstünlüğe sahip olmaması, piyasalarda seçimin muhtemel sonucuna dair pozisyon alınmasını zorlaştırıyor.
Seçim sonuçlarına dair farklı senaryolar yatırım kararlarını etkiliyor
ABD’de geçmiş seçimlerin yatırımcıların karar süreçlerini etkilediği ve 2020 seçimlerinde yaşanan belirsizliklerin piyasalarda sert dalgalanmalara yol açtığı göz önüne alındığında, bu yılki seçimlerin de küresel piyasaların seyrinde etkili olması bekleniyor.
Başkanlık seçimlerinin sonuçlarına dair farklı senaryolar, yatırım kararlarını etkilerken, yatırımcıların risk iştahını azaltıyor.
Ülkede hafta boyu yayımlanacak önemli verilerle büyük teknoloji şirketlerinin bilançolarının da ABD ekonomisinin sağlığına dair yeni ipuçları sağlaması bekleniyor.
Seçimin yaklaşmasıyla piyasalarda oynaklığın artabileceği tahmin edilirken, yeniden sayım ve yasal itiraz olasılığı dolayısıyla nihai seçim sonuçlarının açıklanmasının gecikme ihtimali de bulunuyor.
Analistler, sonuçtan bağımsız olarak ekonomi için en ciddi tehdidin seçimin yakın ve tartışmalı geçmesi olacağını belirterek, ABD’de olası bir “siyasi drama”nın hem ülke ekonomisi hem de küresel ekonomi için ciddi bir tehdit oluşturabileceği uyarısında bulunuyor.
Seçim sonuçlarının ne zaman belli olacağına dair net bir tahmin yapılamaması nedeniyle piyasalarda yaşanabilecek dalgalanmanın boyutunu kestirmenin zor olduğunu ifade eden analistler, piyasalarda seçime yönelik belirsizlikler nedeniyle temkinli bir tutum sergilendiğine işaret ediyor.
Seçim belirsizliği fiyatlamaları zorlaştırıyor
Bazı analistler, Trump’ın 5 Kasım’daki başkanlık seçimlerini kazanması durumunda borsada kazanç olacağını öngörürken, diğerleri bunun enflasyonu körükleyebileceğinden ve Fed’in gevşeme adımlarını sınırlayabileceğinden endişe duyuyor.
Piyasalarda seçim öncesi belirsizliğin fiyatlamaları zorlaştırdığına işaret eden analistler, yatırımcıların en azından seçimler sonuçlanana kadar “bekle-gör” yaklaşımını benimseyeceğini belirtiyor. Analistler, bu yaklaşımı benimseyen yatırımcıları seçim sonuçlarının açıklanmasının gecikmesi durumunda potansiyel olarak uzun bir beklemenin olası risk ve maliyetini hesaba katmaları konusunda uyarıyor.
Küresel ekonomide yumuşak iniş beklentisi, merkez bankalarının politika gevşetmesi, şirketlerin finansal sonuçları ve jeopolitik belirsizlikler gibi faktörlerin de yaklaşan 2024 seçimleri öncesinde piyasa hareketlerini şekillendirdiğini ifade eden analistler, yalnızca seçim beklentilerine göre hareket edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Analistler seçim sonrası piyasalarda bir rahatlama olabileceğini öngörürken, seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasının ardından pay piyasalarının istikrar kazanmasını bekliyor.
/Ajans/