CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletini öneriyorum” sözleri nedeniyle kendisine teşekkür etmesine cevap verdi.
CHP lideri Özel, Erdoğan’ın teşekkürünün kıymetli olduğunu ancak Erdoğan’ın kendisine yeterince anlamadığını belirterek, “Ben Türkiye’de Kürtler ‘sorunum var’ diyorsa vardır noktasındayım” dedi.
Özgür Özel, “Erdoğan, Bahçeli’nin tutumunu överken Bahçeli’nin her sözünün altına imza atmıştır. Erdoğan’ın pozisyonu Bahçeli ile aynı pozisyondur. Bana da teşekkür etmiş. Sayın Erdoğan milyonlar anladı, sen anlayamamışsın. Bir kişinin meselesini, o kişinin özgürlüğüyle ilişkilendirip, getirip de Meclis’te konuşturup bir meseleyi kökünden halledeceğini düşünen önerme eksik bir önermedir ve felaket üretecek bir önermedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e takdirlerini ilettiğini kaydetti ve ”AK Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, ‘Devlet, herkesin devleti olmalı. Devlet herkesi eşit kucaklamalı’ siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa, açık yüreklilikle dile getirdiği, kardeşliğe katkı sağladığı için Sayın Özel’i buradan tebrik ediyorum. CHP’nin Sayın Özel’in Genel Başkanlığında tarihin bu önemli kırılma noktasında doğru yerde duracağına, kardeşliğin safında yer alacağına ben yürekten inanmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
”Erdoğan’ın pozisyonu Bahçeli ile aynı pozisyondur”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise partisinin Ankara’daki Emek Büroları Buluşması programında konuştu. Özel, Erdoğan’ın bu ifadelerine şöyle yanıt verdi:
”Bugün, Sayın Erdoğan kürsüdeydi. Herhalde bir 14 gün sonra ve esas yedi gün gecikmeyle Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını değerlendirdi ve sahiplendi. Bazı, ‘Efendim, Erdoğan’dan bir şeyler duymak isterdik’ gibi yaklaşımlar oluyor. Daha ne duyacaksınız Erdoğan’dan? Bahçeli’nin tutumunu överken Bahçeli’nin her sözünün altına imza atmıştır. Nokta. Bitti o. Erdoğan’ın pozisyonu Bahçeli ile aynı pozisyondur. Bana da teşekkür etmiş. Diyor ki ‘Efendim, ülkenin birlik ve bütünlüğü, kardeşliğiyle ilgili Kürt sorununa yönelik tutumundan dolayı’ memnuniyetlerini ifade ediyor. Ben şu kadarını söyleyeyim: Derler ya ‘Beni bir kişi anladı, o da yanlış anladı.’ Sayın Erdoğan milyonlar anladı, sen anlayamamışsın. Teşekkür kıymetli. Ben de isterim teşekkür etmek. Ama bir kişinin meselesini, o kişinin özgürlüğüyle ilişkilendirip, getirip de Meclis’te konuşturup bir meseleyi kökünden halledeceğini düşünen önerme eksik bir önermedir ve felaket üretecek bir önermedir. Sorunu görmeyen ve çözmeyen bir önermedir.
“Ben Türkiye’de Kürtler ‘sorunum var’ diyorsa vardır noktasındayım”
Ben Türkiye’de Kürtler, ‘Sorunum var’ diyorsa vardır noktasındayım. O sorunun olup olmadığına oturup Meclis’in bakması lazım noktasındayım. Hiçbir siyasi parti dışlanmadan konuşulmalı, demokrasi eksenli çözüm üretilmeli noktasındayım. Ben Meclis’i adres gösteriyorum, Devlet Bey ve sen Abdullah Öcalan’a adres diye Meclis’i gösteriyorsun. Benim tutumum şudur: Ben silah bırakılacaksa, kan akmayacaksa, annelerin gözyaşı dinecekse, her aktörün kim konuşacaksa konuşsun, her aktörün katkısı alınsın ama bir aktörü aktörleştirip bir sorunu yok sayarsanız bana teşekkür etmeniz sadece ve sadece ya beni dinlemediğinizi ya anlamadığınızı ya da benim ortaya koyduğum net perspektif yerine Abdullah Öcalan odaklı bu durumu kendinizin de sürdüreceğini, geçmişte de anlaştığınızı gösteriyor. Bu demokratik değil, doğru da değil.
“Her teşekkürün bir değeri vardır ama…”
Biz bir kez daha söylüyoruz. Meclis’in merkezde olduğu, şeffaf, adil ve toplumsal mutabakata dayalı bir çözümün tarafıyız. Ben şehit annelerinin, şehit çocuklarının, gazilerin gözüne bakamayacağım, hiç değilse onların da rızasını alıp, ‘Evet kan akmasın’ diye bu kadarına ‘olur’ dedikleri doğru bir süreci zaman içinde örgütlemekten yanayım. Budur cesaret, gerekli olan cesaret budur. Bunu göstermek lazım. Diğeri olmadık önermelerle, olmadık meselelerle gündemi karıştırıp da toplumsal tepki yaratıp da bir yeni başarısızlık sürecinin örgütlenmesi doğru iş değildir. Kabalık etmeyeceğim, etmemek gerekir siyasette. Her teşekkürün bir değeri vardır ama bu teşekkür yanlış zeminde, yanlış biçimde yapılan bir teşekkür. Bana teşekkür edecekseniz, ‘Özgür Bey teşekkür ederiz, dediğiniz doğru. Biz bu işi Meclis’e alalım. Bu milleti dinleyelim, milletin vekillerini odağa alalım. Devletin bilgilerini de milletin desteğini de devletin gücünü de her aktörün sözünün kıymetini de değerlendirelim. Gelin bu işi çözelim. Bu memleketi çok daha iyi bir noktaya getirelim.’
“Annelerin gözünün yaşını dindirmeye odaklı bir iş yapmak lazım”’
Çünkü harcanan para bugün bizim konuştuğumuz emekçinin, emeklinin ihtiyaç bulup da bulamadığı paraların milyon katı. Her şey bir yana bir annenin gözünün yaşını dindirmek, herhalde her bir siyasetçinin ömrü boyunca yapabileceği en doğru ve en hayırlı işken bütün annelerin gözünün yaşını dindirmeye odaklı bir iş yapmak lazım. Ama bu işi böyle yapmamak lazım. Bu işin böyle yapıldığını önermek, aslında hiçbir şey yapmamak demektir. Biz bu ülkeyi sahipleniyoruz. Bu ülkenin bütün sorunlarını sahipleniyoruz. Bu ülkedeki bütün yurttaşların kendini eşit, haklarını tam kullanabilen, güvende hissettikleri ve herkesin belli bir varlık seviyesine kavuştuğu bir Türkiye’yi inşa etmeye ihtiyaç var. Bunu yapmadığımız zaman her siyasetçinin boğazından geçen her lokma haramdır. Eğer bu ülkede bu kadar yoksulluk, bu kadar açlık, bu kadar eşitsizlik, bu kadar haksızlık varsa, o makamlarda, o odalarda oturuyorsak, bunları söylemiyorsak, gereğini yapmıyorsak boğazımızdan geçen her lokma haramdır. Hiçbir siyasetçiyi, partiyi ayırmadan söylüyorum.”
/rd/