CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan ve yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i ziyaret ziyaret isteğine 28 gün sonra Adalet Bakanlığı’ndan olumlu cevap geldi.
İstanbul’da Esenyurt İlçe Belediye Başkanı Ahmet Özer, 30 Ekim sabahı evinde gözaltına alınmış ve “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla tutuklanmıştı. Özgür Özel, Ahmet Özer’le görüşme başvurularına cevap gelmediğini söylemişti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise, “Her şey kanun ve yönetmelik çerçevesinde gerçekleşir” demişti.
Silivri Cezaevi’ne gelerek Ahmet Özer’i ziyaret eden CHP Genel Başkanı, ziyaretin ardından açıklamalarda bulundu.
Gazete Duvar‘ın haberine göre Özel’in açıklamalarından satır başları şöyle:
KUMPASLARI KURANLAR ŞİMDİ BURADA YATIYOR: Ben bu cezaevinde daha önce, terör örgütü lideri olduğu iddiasıyla bu cezaevinde bulunan bu ülkenin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u ziyaret etmiştim. Partimizden seçilmiş milletvekilleri Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’ı, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Milletvekili Engin Alan’ı, Mehmet Haberal’ı burada ziyaret etmiştim. O dönemde onların hepsi teröristti. Ama şu anda hepsinin bir yalana, bir kumpasa ve siyasi çıkarlara alet edilecek bir takım oyunlara argüman olarak burada tutulduklarını hepimiz biliyoruz. Bizim o dönem ‘kumpas’ dediğimiz davalara darbeden sonra Sayın Erdoğan, ‘Milli ordumuza kumpas kurmuşlar, hepimize kumpas kurmuşlar’ demişlerdi. Şimdi Erdoğan yine durmuyor. Savcı değişik, devletin içindeki yapılanma değişik, adları değişik, mantık aynı devam ediyorlar. Ahmet Yavuz’lar, İsmail Hakkı Pekin’ler, Cem Gürdeniz’ler, Murat Sabuncu’lar, Barış Terkoğlu’lar, Barış Pehlivan’lar, Murat Ağırel’ler, Merdan Yanardağ’lar, buradan geldiler ve geçtiler. Onların içinde şu anda itibarı yerinde olmayan kimse yok, hiç kimse yok. Onlar şu anda toplumun dikkatle dinlediği, değer verdiği, kendilerine saygı duyulan insanlar. Ama onları o günlerde buraya tıkanlara da saygı duyan yok. Bir kısmı şimdi burada yatıyor. O günlerde söylediğimiz gibi. O kumpasları kuranlar şimdi devlete karşı darbe girişiminden burada yatıyorlar. Kurdukları kumpasların cezasını çekiyorlar. Bavul bavul taşıdıkları sahte delillerin, kendilerine getirilen sahte delillerle tutuklama yapmanın cezasını çekiyorlar. Onların o suçu işlediklerine dair de bu toplumda genel bir kanaat var zaten. O günlerde söylediğimiz zaman gülüp geçenler, küçümseyenler şimdi ne durumdalar düşünsünler.
SİZİ DİKKATLE İZLİYORUZ: Son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. FETÖ’vari kumpaslarla iş görenler FETÖ’vari sonu görürler. Ya kaçarak, sıçan gibi bu ülkeyi terk eden Zekeriya Öz’ü hiçbirimiz unutmadık. Ya günü gelince o çok güvendikleri arkalarından çekilirler, ya kaçarak giderler ya da burada ettiklerinin cezasını çekerler. Bu yüzden tutuklamanın, gözaltının ilk anından itibaren çalınıp da açılacak kapıya çilingirle, balyozla gelenleri, belediye kapısını balyozla kıranları, aramaları FETÖ’nün ilk dönemi gibi avukatsız yapanları. Hukuksuz delilleri avukatsız koyanları, oradan alanları, ilk gün soruşturmayı başka delille açıp, sonra o delillerin altı boşalınca gizli tanıkla oraları doldurmaya çalışanları gördük. Sonlarını da biliyoruz. Şimdi aynı şeyleri yapanlara şunu söyleyim: Sonunuz aynı olur. Hukukun dışına çıkmayın. Sizi dikkatle izliyoruz, dikkatle takip ediyoruz. Hukukun dışına çıkanın, günü geldiğinde hukuk arkasında da duramıyor. Çünkü diyor ki ‘Sen de bunları yaptığına göre bir suç örgütünün mensubusun. Avukatsız arama mı olur?’ diyor. ‘Gizli tanık bulup da gizli tanığa ne söyleyeceğini söyleyen savcı mı olur, başsavcı mı olur?’ diyor. Bugün birileri için suçlu yaratmaya çalışanlar, o gün dünya kadar suçun hesabını veremez duruma geliyorlar. Bunu açıkça söylemek durumundayım.
‘BEN NE ZAMAN TERÖRİST OLDUM?’ DİYE SORUYOR: Ahmet Özer’in dediği şu: ‘Yahu ne terör örgütünün üyesi? DEM bir siyasi partidir ama DEM’in de hiçbir zaman üyesi olmadım. Benim partim Cumhuriyet Halk Partisi’ diyor. ‘16 yıldır bu partideyim, çabalıyorum. Çalıştığım üçüncü genel başkansınız’ diyor. ‘Hayatım boyunca hep teröre karşı oldum, yazdığım bütün kitaplar çatışmalı süreçlerin terörün mutlaka ve mutlaka demokrasi yoluyla alt edilmesi, durdurulması, barışın sağlanmasıdır’ diyor. Bir yöntem terörü bastırmaktır. 40 yıldır olmadı, şimdi Devlet Bey başka bir adım atmaya çalışıyor. Ya da ayrılmadır. Kürtlerin yüzde 85’i benim çalışmalarımda ayrılmaya hep karşıydılar. Ben de ayrılmaya karşı, birlikte yaşamı, demokrasiyi savundum’ diyor. Bunun için Cemil Çiçek çağırdı Anayasa Komisyonu’na, 5 saat sunum yaptım. Bunun için Naci Bostancı çağırdı komisyona, 3,5 saat sunum yaptım. Süleyman Soylu bunun için beni çağırdı, raporlar istedi, onlarla çalıştım. Recep Tayyip Erdoğan bunun için bana her bayram tebrik yollar, her süreçte mutlaka görüşüme başvurur’ diyor. Bugünkü İçişleri Bakan Yardımcısı Van Valisi iken Münir Bey, benden Kürt sorununun çözümüne dair rapor aldı. Üst yazı ile hazırlattığı raporu Ankara’ya yolladı’ diyor. Şimdi ben ne zaman terörist oldum?’ diyor. Münir Bey’e soruyor, ‘Sen Van Valisi iken beni tanıyorsun. Ben ne zaman terörist oldum?’ Naci Beye soruyor, “Dediği şu: ‘Yahu ne terör örgütünün üyesi? DEM bir siyasi partidir ama DEM’in de hiçbir zaman üyesi olmadım. Benim partim Cumhuriyet Halk Partisi’ diyor. ‘16 yıldır bu partideyim, çabalıyorum. Çalıştığım üçüncü genel başkansınız’ diyor. ‘Hayatım boyunca hep teröre karşı oldum, yazdığım bütün kitaplar çatışmalı süreçlerin terörün mutlaka ve mutlaka demokrasi yoluyla alt edilmesi, durdurulması, barışın sağlanmasıdır’ diyor. Bir yöntem terörü bastırmaktır. 40 yıldır olmadı, şimdi Devlet Bey başka bir adım atmaya çalışıyor. Ya da ayrılmadır. Kürtlerin yüzde 85’i benim çalışmalarımda ayrılmaya hep karşıydılar. Ben de ayrılmaya karşı, birlikte yaşamı, demokrasiyi savundum’ diyor. Bunun için Cemil Çiçek çağırdı Anayasa Komisyonu’na, 5 saat sunum yaptım. Bunun için Naci Bostancı çağırdı komisyona, 3,5 saat sunum yaptım. Süleyman Soylu bunun için beni çağırdı, raporlar istedi, onlarla çalıştım. Recep Tayyip Erdoğan bunun için bana her bayram tebrik yollar, her süreçte mutlaka görüşüme başvurur’ diyor. Bugünkü İçişleri Bakan Yardımcısı Van Valisi iken Münir Bey, benden Kürt sorununun çözümüne dair rapor aldı. Üst yazı ile hazırlattığı raporu Ankara’ya yolladı’ diyor. Şimdi ben ne zaman terörist oldum?’ diyor. Münir Bey’e soruyor, ‘Sen Van Valisi iken beni tanıyorsun. Ben ne zaman terörist oldum?’ Naci Beye soruyor, Cemil Çiçek’e soruyor, Tayyip Bey’e soruyor. Bu yüzden partimizin 16 yıldır üyesi, her kademede görev talep etmiş. Seçilmiş belediye başkanımıza yapılan bu muameleyi kabul etmiyoruz. Şunu söylemek gerekiyor. Hepimiz biliyoruz ki hepiniz biliyorsunuz ki Ahmet Özer suçsuzdur.
İDDİANAMEYİ BİR AN ÖNCE YAZIN: Bakın Ahmet Özer’e emniyette, savcılıkta ve hakimin sorduğu soruların tamamı yanıtlandı. Yine de ona karşı tutuklandı. Tutukluluğuna da bir başka mahkeme itiraz edince, mahkeme şunu yazdı: ‘Her ne kadar tüm deliller tartışmalı ve tutuklamaya gerek yoksa da bir gizli tanık beyanından dolayı tutukluluk halinin devamına..” O gizli tanığı o an duydu Ahmet Özer. ‘Yani tutuklarkenki deliller haksız ama bir kere içeri alalım. Sonra suçu buluruz. Bir gizli tanık uyduralım.’ Şu ana kadar iddianame çıkmadı. Gizli tanıkla ilgili söylediği şeyler söylenmedi. Ama şunu açıklıkla söylemek gerekiyor ki bu gizli tanık ne uyduracaksa uydursun, bir an önce iddianamenin yazılması lazımdır. Bu noktada iddianame hele hele bu savcının elinde 200 sanığın olduğu bir iddianame dört günde yazılırken, tek sanıklı iddianame bir aydır yazılmıyor. İçine delil bulamadıkları için oyalanıyorlar. Buradan acilen çağırıyoruz: İddianameyi bir an önce yazın. Dosya mahkemeyi görecek hakimi ve heyetini bulsun. Orada suçsuzluğumuzu ispat edelim. Daha önce FETÖ’nün yaptığı gibi yalancı şahide, buradan bir kez daha söylüyorum, ona attıracağınız yalanlarla ne uydurursanız uydurun tarih bunu açığa çıkarıyor ve bunun hesabını o tanık da verir siz de verirsiniz. O tanığı koruyan kanun bulursunuz, tanığa bir şey olmasa ona o yalanı attıran savcıya birşey oluyor. Bakın bu kampüs bunun onlarcasına şahit. O yüzden bu yollardan vazgeçin.
4 SAYFA SAVUNMASI OKUTULMADI: Çok önemli bir bilgiyi burada hepinizle paylaşayım. Sayın Ahmet Özer’in tutukluluğunun birinci ayında, tutukluluk durumunun değerlendirilme evresi var biliyorsunuz 30 günlük rutin bir uygulama. Arada gizli tanık icat olduğu için avukatları duruşma istedi. Duruşma açmadılar. SEGBİS karşısına Ahmet Özer’i çağırdılar. Ahmet Özer, dört sayfa savunmasıyla geldi. Traşını oldu, takım elbisesini giydi. Ekran karşısında, hakimin karşısına geçti. Kimlik tespiti yapıldı. Söze başladı, ‘Sayın hakim’ diye. Şu yaşandı dün. ‘Ahmet Bey tutukluluğunuzun devamına karar verdim.’ Dedi ki ‘Beni dinlemeyecek misiniz, dört sayfa savunmam var?’ Dedi ki ‘Sen onları cezaevine ver. O savunma beni bulur. Ama kararım tutukluluğun devamıdır.’ Böyle bir düşman hukukuyla karşı karşıyız arkadaşlar. Dört sayfa yazının okunmasına tahammül etmeyip, dinlemeden; ‘Ben devamına karar verdim.’ Bakın bu dört sayfanın okunmasına zaman olmadığından değil. Bir akıl, Ahmet Özer‘le, onu seçenlerle, onun partisi ile psikolojik harp yürütüyor. Direncimizi kırmaya çalışıyorlar. Ahmet Özer‘e ‘Sen ne yaparsan yap biz kararı verdik, o belediyeye çökmek için seni suçlu ilan ettik’ diyorlar. ‘Kır direncini, çök, dizlerinin bağı çözülsün, otur’ diyorlar. O ayakta dimdik duruyor. Esenyurt örgütü ve Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne ‘Kış geldi dayanamazsınız, siz de susacaksınız, millet unutacak, biz bu belediyeye çökeceğiz, sizi terörist ilan edeceğiz’ diyorlar. Dimdik ayaktayız, durmayacağız.
AKIN GÜRLEK CÜRMÜN KADAR YER YAKARSIN: Akın Gürlek cürmün kadar kadar yer yakarsın, cürmün kadar. Yazıklar olsun ki gücünü diplomandan değil sahiplerinden, talimat vericilerden alıyorsun. Akın Gürlek, gün gelir Özgür Özel yine burada dimdik durur ama sen yurt dışında kim bilir nereden, Twitter hesaplarından sosyal medyadan bize saldırırsın bu sefer. Ya da o günlerde bu yaptığın hukuksuzlukların cezasını çekersin. Bak sen bir hukuksuzluğa tabi olsan senin de hakkını biz savunuruz. Buradan Akın Gürlek‘e sesleniyorum: Hukuk içine dön, anayasa sınırları içine gir, verilen talimatlarla suç işleme, bundan sonra senin de hukuki ortamdaki güvencen biz olalım. Tövbe et, istiğfar et ve istifa et. Çekil, kamuoyunda de ki, ‘Bir yanlışın içindeydim, pişmanım.’ Geleceğinin güvencesi biz olalım. Sana kimse dokunamaz. Eğer bu yaptıklarını itiraf eder ve istifa edersen git avukatlık yap bir köşede. Onurunla simit sat. Ama insanların geleceğiyle oynama, bir ülkenin geleceği ile oynama. Aparat olma. Seni uyarıyorum. Ve bugün Akın Gürlek‘te simgeleşen talimatla yargıyı siyasi amaçlarına alet edenlere söylüyorum: Akın Gürlek gibi aparatları kullanarak bizimle baş edemezsiniz. Biz size teslim olmayız. Olmayacağız. Dimdik ayaktayız. Bu iddianamenin yazılması biraz daha gecikirse, hukuki ve siyasi yönden çok daha aktif ve çok daha etkin yollarla bu işle mücadele etmeye devam edeceğiz. Ne yaparsanız yapın biz haklı bir zemindeyiz.
OSMAN YALÇIN’IN EVİNE BASKIN: (Esenyurt Belediyesi’nde başkan yardımcılığı yapan Osman Yalçın’ın evine baskın yapılması sorusu üzerine) Ben bunu tabii içerideydim, sizden duyuyorum. Ama Esenyurt’a operasyona devam etmek için Ahmet Özer üzerinden yaratamadıkları algı için yeni bir algı yaratmaya çalışıyorlarsa onu bilmem. Bu tip durumlarda delilleri ortaya koyacaklar, şeffaflıkla hepimiz göreceğiz. Savunan kendini savunacak, suçlayan görevini yapacak. Mahkeme karar verecek ama kamuoyu tatmin olacak. Ahmet Özer’in yaşadığı süreçten tatmin olan var mı da şu anda başlatılan bu süreci hukuki görmek mümkün olsun? Bu süreçlerin tamamı AK Parti ve MHP’nin yol haritasına uygun siyasi süreçleri parçalarıdır.