ABD’li diplomat Granger: SDG ile iş birliğini sürdürmekte kararlıyız

DünyaGündem

 ABD Dışişleri Bakanlığı Suriye Özel Temsilcisi Nicholas Granger, ülkesinin SDG ile iş birliğini sürdürmekte kararlı olduğunu vurguladı.

Granger, “Bu iş birliği sadece IŞİD’e karşı savaşmak için değil, aynı zamanda kuzeydoğu Suriye’deki kampları ve tutukluları korumak için de önemlidir. Bu, gelecekteki Suriye devleti için bir sorumluluktur. Bu yüzden DSG ve mevcut yönetimin Suriye’nin geleceği hakkında ciddi bir diyalog içinde olmaları önemli” dedi.

ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları hafifleteceği yönündeki tartışmalara ilişkin bir soruya yanıt veren Nicholas Granger, ABD Hazine Bakanlığı’nın geçen hafta açıkladığı lisans ile Suriye halkının ekonomik ve insani ihtiyaçlarının karşılanmasının önünde engel olmadığı yönünde açık bir mesaj verdiğini söyledi.

“Ekonominin istikrarın önemli bir ayağı olduğunu biliyoruz” diyen Granger, Esad rejiminin on yıldan fazla süren kötü yönetimi ve yolsuzluğunun ardından Suriye’deki insani ve ekonomik durum çok kötü olduğunu anımsattı.

Suriye’ye yönelik yaptırımların hafifletilmesi

Granger, “Bu nedenle Suriye halkına doğrudan yardım etmek amacıyla bu genel lisans çıkarıldı. Bu kritik dönemde kamu hizmetlerinin, temel hizmetlerin ve kamu kurumlarının işleyişinin sağlanmasının çok önemli olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla genel ruhsatta elektrik, enerji, su ve diğer temel hizmetlerin sunumunun devam etmesi gerektiği, yaptırımların engel teşkil etmediği belirtiliyor. Ayrıca Suriye’ye enerji ve elektrik sağlamayı görüşen bazı bölgesel ortakların, bu kritik dönemde memurlara maaş ödemelerine olanak sağlıyor” dedi.

Nicholas Granger, on yılı aşkın bir sürenin ardından 20 Aralık’ta ABD’nin Şam’a ilk diplomatik ziyaretini yaptığını belirterek, “Büyükelçi Barbara Leaf, Ahmed Şera ile bir araya gelerek birkaç gün önce Akabe’de bölgesel ortaklarla üzerinde mutabakata vardığımız bir dizi meseleyi ele aldı. Ahmed Şera ile yapılan görüşmelerde, geçici hükümet yetkililerinden bu ilkeler konusunda sadece sözde değil, pratikte de ilerleme beklendiği ifade edildi. Hükümetimiz doğrudan kendisiyle temasa geçmeye karar verdiği için bu ödül kararını geri çekti. Bizim açımızdan, kendisiyle diplomatik diyalog halindeyken başına ödül konulmasının bir anlamı yoktu. Bu kararının Ahmed Şera’nın küresel terörist olarak tanımlanması kararıyla hiçbir ilgisi yoktur. HTŞ’nin terörist olarak tanınması da yerindedir ve bu tanımın değiştirilmesi kararı farklı bir süreci gerektirecektir” ifadelerini kullandı.

Suriye’deki bileşenlerin geleceği

Suriye’nin geleceğinden beklentileri hakkında bir soruya yanıt veren ABD’li diplomat, şunları kaydetti:

“Aslında biz Suriyelilerin, Kürtlerin, Arapların, kimlikleri ne olursa olsun hepsinin Suriye’nin siyasi ve toplumsal yaşamında bir rolü olduğuna inanıyoruz. Zalim Esad rejiminin 50 yılı aşkın süren yönetimi ve on yılı aşkın süren çatışmaların ardından, Suriye halkı, tüm Suriyeliler, ülkeleri için yeni bir gelecek belirleme konusunda eşsiz bir fırsata sahip.

Amerika Birleşik Devletleri, tüm Suriyelilere, özgür, istikrarlı, kalkınmış ve egemen bir ülke inşa etme çabalarında destek olmaktan gurur duyacaktır. Bu ülke, tüm Suriyelilerin haklarına saygı duyulan ve tüm Suriyelilerin iradesinin yansıtıldığı bir ülke olmalıdır. Daha önce Şam’daki temaslarımızdan bahsetmiştim ve açıkça ifade etmek isterim ki, geçici otorite ve Suriye genelindeki geniş bir kesimle iletişim kurarak, etnik ve mezhepsel ayrışmaların ötesine geçen ve tüm Suriyelilerin temsil edildiği bir siyasi geçiş sürecine olan desteğimizi net bir şekilde ifade ediyoruz.

ABD hükümeti olarak, geçici otoritenin bu siyasi sürece yapıcı bir şekilde katılmasını ve Şam’da ulusal bir hükümetin kurulmasına destek vermesini bekliyoruz. Bu hükümet, vatandaşlarına, kurumlarına ve uluslararası topluma karşı sorumlu olacak; terörle mücadelede, özellikle IŞİD ve diğer unsurlara karşı kararlılıkla hareket edecektir.”

ABD’nin Suriye’deki rolü

Nicholas Granger, “Şu ana kadar atılan adımları yakından izliyoruz. Sürdürdüğümüz temaslarda yalnızca sözde değil, aynı zamanda fiiliyatta da eşit temsil ilkesinin uygulanmasını beklediğimizi açıkça ifade ettik. Suriyelilerin, her etnik ve dini grubun eşit haklarla bir arada yaşayabileceği, kapsayıcı ve medeni bir devlet inşa etme taahhüdüne bağlı kalmalarını bekliyoruz” dedi.

ABD’nin sadece geçici hükümet ile değil, Suriye genelindeki geniş bir kesimle de iletişim halinde olduğunu ve bu taahhütlerin gerçekleşmesini sağlama çabası içinde olduğunu vurgulayan Granger, “Çünkü nihayetinde, Suriye halkı kendi geleceği hakkında karar verecek olan taraftır. ABD’nin rolü, Suriyelilerin bu çabalarında onlara destek olmaktır” şeklinde konuştu.

Granger, “Kürtler gibi Suriye’nin tüm farklı gruplarının bu sürecin bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca, sivil toplumun siyasi çözüm sürecindeki rolü son derece önemlidir. ABD olarak, Suriye’nin gelecekteki yönetiminin bu tür kapsayıcı ve şeffaf bir süreçle belirlenmesi için tam destek sunuyoruz. Kürtler de dahil olmak üzere Suriye’nin tüm farklı toplumlarına bu süreç boyunca gereken desteği sağlamaya hazırız” ifadelerini kullandı.

DSG’nin Suriye ordusu ile birleşmesi

Demorkatik Suriye Güçleri’nin (DSG) Suriye ordusuyla birleşmesi ve bu konuda ABD’nin bir talebi olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Nicholas Granger, şunları kaydetti:

“Söyleyebileceğim şey şu ki, ABD olarak tüm Suriyeli taraflara diyalog kurmaları çağrısında bulunduk. Bu taraflar arasında Şam’daki mevcut hükümet, DSG liderleri ve diğer Kuzeydoğu Suriye temsilcileri de bulunmaktadır. Ancak sadece onlar değil, Güney, Kuzeybatı ve tüm Suriye’deki diğer taraflar da bu kapsama dahildir.

ABD, Suriye liderliğinde yürütülen bir siyasi geçiş sürecinin önemli olduğuna inanıyor. Tüm Suriyeli tarafların bir araya gelip konuşması gerekmektedir. Gelecekteki herhangi bir Suriye hükümetinin ulusal düzeyde görev ve sorumluluklarını üstlenmesi, ulusal güvenlik kurumları, ordu ya da sivil kurumlar gibi yapılar oluşturması gerektiğine inanıyoruz. Bu tüm Suriyelilere eşit şekilde hizmet eden kurumlar olmalı. Bu, DSG ve sahadaki diğer yerel güçler için de geçerlidir. Nihai olarak, bu konular hakkında karar verecek olan Suriyelilerin kendisidir. Ancak, ABD olarak bu hedef doğrultusunda diyalog çabalarını desteklediğimizi kesinlikle belirtmek isterim.”

Alevi ve diğer azınlıklara karşı uygulamalar

Sosyal medya üzerinden Alevilere ve diğer azınlıklara yönelik saldırıları gösteren görüntüler hakkındaki görüşü sorulan Granger, “Mevcut yönetimle yaptığımız görüşmelerde ve onların genel açıklamalarında, bu tür misilleme saldırılarının kabul edilmeyeceğine dair taahhütlerini açıkça gördük. Şunu söyleyebilirim ki, Suriyeli yetkililerle yaptığımız temaslarda, bu tür şiddet eylemlerine karışan herkesin sorumlu tutulması gerektiğini açıkça belirttik” dedi.

Granger, “Suriyelilerin, ister Aleviler ister diğer topluluklardan olsun, her birinin korunması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle, mevcut yönetimden beklentilerimiz açık bir şekilde ifade edildi ve Suriye genelindeki durumu yakından izlemeye devam ediyoruz” diye ekledi.

IŞİD’e karşı mücadelede DSG ile işbirliği

Nicholas Granger, “ABD yönetimi IŞİD’e karşı mücadelede DSG yerine Şam’la iş birliği yapmayı düşünüyor musu?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Bunun şu veya bu mesele olduğunu düşünmüyorum, mesele terörizmin her türlüsüne karşı, ister IŞİD olsun ister diğer gruplar olsun, sahadaki yetkililerle birlikte çalışmaktır. Elbette daha önce de söylediğim gibi mevcut yönetimle iletişim halindeyiz ve Suriye’nin teröristlerin üssü haline gelmesine izin verilmemesi gerektiğini açıkça belirttik. Bu durumun Suriye halkına, bölgeye ve dünyaya tehdit oluşturmasına izin verilemezi. Onlar IŞİD’e karşı mücadeleye devam edeceklerine dair taahhütte bulundular, bu taahhütlerini ilan ettiler ve biz de onlardan bu taahhütleri yerine getirmelerini bekliyoruz.

Aynı zamanda DSG ile iş birliğimizi sürdürmekte kararlıyız. Bu iş birliği sadece IŞİD’e karşı savaşmak için değil, aynı zamanda kuzeydoğu Suriye’deki kampları ve tutukluları korumak için de önemlidir. Bu, gelecekteki Suriye devleti için bir sorumluluktur. Bu yüzden DSG ve mevcut yönetimin Suriye’nin geleceği hakkında ciddi bir diyalog içinde olmaları önemli.”

İran meselesi

ABD’li diplomat, İran’a dair soru üzerine, “Suriye bağlamında, İran’ın son on yılı aşkın süredir istikrarsızlaştırıcı bir rol oynadığı çok açık. İran’ın bu olumsuz etkisi sadece Suriye ile sınırlı kalmadı, tüm bölgeyi etkiledi” dedi.

Grager, “İran’ın Suriye’deki durumdan faydalanmasına veya bölgedeki etkisini yeniden canlandırmasına izin verilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu konuda ABD’nin Şam’daki mevcut yönetimi açıkça bilgilendirdiği ve Suriye halkının da İran’ın geri dönmesini istemediğini belirttiği açıktır” diye konuştu.

/rûdaw/

İlginizi Çekebilir

Diyarbakır’da eski kız arkadaşını öldüren sanık için mahkeme karar verdi
İsrail ve Hamas arasında anlaşma sağlandı

Öne Çıkanlar