Avrupa Parlamentosu’ndaki muhafazakar Avrupa Halk Partisi (EPP) Alman Milletvekili Peter Liese, Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) grubunun Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e, firmaların tedarik zincirleri sırasında çevreye zarar verilmemesini ve insan haklarının ihlal edilmemesini temin etmelerini gerektiren mevzuatın yeniden değerlendirmesi talebine karşı çıktı.
S&D grubu lideri Iratxe Garcia, sosyal demokrat milletvekillerinin Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin (CSDDD) 26 Şubat’ta beklenen yasama paketine (torba yasaya) dahil edilmesine “kategorik olarak karşı çıktıklarını” yazdı.
Garcia’nın 20 Şubat tarihli mektubunda, zorlu mücadeleler sonucunda çıkarılan mevzuatın henüz uygulanmadığını ve “raporlama gereklilikleri içermediğini” belirterek, ilgili CSDD’nin içinin boşaltılması yerine rehberlik edilmesi çağrısında bulundu.
Komisyon içinden gelen sinyaller, paketin hâla üzerinde çalışıldığını ve kapalı kapılar ardında acil toplantılara konu olduğunu gösterse de, S&D özellikle kilit uygulama ve adli tazminat hükümlerinin potansiyel olarak uygulanamaz kılınmasından endişe duyuyor.
Garcia, “Bu değişiklikler sadece mevzuatın gücünü elinden almak ve etkisiz hale getirmekle kalmayacak, aynı zamanda mevcut insan hakları ve çevre ihlallerini daha da kötüleştirme ve mağdurların haklarını önemli ölçüde kısıtlama riski taşıyacaktır” diye belirtti.
Ödenmeye değer bir bedel
Ancak grubu aynı zamanda von der Leyen’in siyasi evi olan ve bir dizi çevreci mevzuatın siyasi gündeme geri getirilmesinde etkili olan Peter Liese, Komisyon’un EPP’nin çizgisini destekleme ihtimali konusunda iyimserdi.
Brüksel’de açıklama yapan Liese, “Komisyon’un sağduyusuna güveniyorum, bu mektup başarılı olmayacak, dört yasayı da kapsayan bir torba yasa çıkaracağız ve bu cesur bir teklif olacak” dedi.
Deneyimli Hristiyan Demokrat milletvekillerinin atıfta bulunduğu iki yasa daha var.
Bunlardan biri, çelik ve çimento gibi belirli malların tahmini karbon ayak izine dayalı bir ithalat vergisi olan karbon sınır ayarlama mekanizması (CBAM).
Diğeri ise sürdürülebilir olduğu düşünülen ve dolayısıyla AB desteğinden ya da yeşil finansman yoluyla yatırımdan potansiyel olarak faydalanabilecek sanayi sektörlerinin bir listesi olan Taksonomi Yönetmeliği.
En büyük şirketler hariç tüm şirketlerin CBAM raporlama gerekliliklerinden muaf tutulması gerektiğini söyleyen Liese, Avrupa Komisyonu verilerinin, şirketlerin yüzde 91’i (yeni bir kategori olan orta ölçekli şirketler de dahil) yasa kapsamı dışında olsa bile emisyonların yüzde 99’unun kapsanacağını gösterdiğini savundu.
Liese, yasanın iklim üzerindeki faydalı etkisinde yüzde 1’lik bir azalmanın, Avrupalı küçük işletmeleri maliyetli idari yükten korumak için ödenmesi gereken “kabul edilebilir” bir fedakarlık olduğunu ileri sürdü.
Almanya’da Merz için kampanya yürütüyor, net sıfıra bağlı kalıyor
İşletmeleri çevresel yükümlülüklerden kurtarmaya yönelik çabalara rağmen Liese, EPP’nin 2030 yılına kadar 1990 yılına kıyasla yüzde 55’lik bir emisyon azaltımı ve yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyon da dahil olmak üzere AB iklim hedeflerine bağlı kalmakta kararlı olduğunu belirtti.
Genel seçimlerden önceki son iki günde partisi ve lideri Friedrich Merz için kampanya yürütmek üzere Almanya’ya gitmeden önce konuşan Liese, anketlerin doğru çıkması halinde Almanya’nın bir sonraki muhtemel şansölyesinin de iklim eylemi konusundaki kararlılığını paylaştığını söyledi.
Liese, “1989’da Avrupa Parlamentosu için ilk kampanyasında onun için kampanya yürüttüm ve gerçekten [aşırı sağcı parti] AfD ile çalışmayacağına ve iklim hedeflerinden vazgeçmeyeceğine güvenebilirsiniz. Her konuşmasında, iklim nötrlüğü bir zorunluluk olduğu için yolumuza devam etmemiz gerektiğini söylüyor,” ifadelerini kullandı.
Ancak Liese, S&D’nin birçok taban üyesinin grubunun bürokrasi konusundaki endişelerini paylaştığına inandığını söylese de, EPP’nin çevre kanununda önerilen değişiklikleri yasalaştırmak için Avrupa Parlamentosu’nda daha sağda yer alan grupların desteğine ihtiyacı olacak.
/euronews/