Yazar ve şair Müslüm Yücel, yoğun bakımda tedavisi süren yakın arkadaşı Sırrı Süreyya Önder’i İlke TV’ye anlattı.
Geçirdiği ciddi kalp rahatsızlığı sonrası yoğun bakımda tedavisi devam eden Meclis Başkanvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumuna dair kamuoyundaki umutlu bekleyiş sürerken, yakın dostu yazar ve şair Müslüm Yücel açıklamalarda bulundu.
‘25-30 yıllık bir dostluk, yazıyla kurulan bir bağ’
Müslüm Yücel, Sırrı Süreyya Önder ile 25-30 yıla dayanan bir dostlukları olduğunu belirterek, ilişkilerinin temelinde yazıya ve üretime duyulan ortak tutkunun yattığını söyledi. “Ne yazarsam yazayım, ister küçük bir metin ister bir kitap, Sırrı ağabey başından sonuna kadar içinde olurdu” diyen Yücel, Önder’in yalnızca okuyucu değil, aynı zamanda eleştirmen olarak da yazılarının gelişimine katkı sunduğunu ifade etti.
‘Yazıyı müzikle ve görüntüyle okuyan biri’
Önder’in yazıyı sadece gözle değil, adeta müzikle ve görüntüyle “okuduğunu” belirten Yücel, bu özelliğini şöyle tanımladı:
“Cümlelerin bir makamı olduğunu bilir. Müzikle okurken yazının sesini duyabilen biridir. Sinemacı gözüyle okuduğunda ise yazının sahnesini canlandırır. Yazıyı sadece anlamakla kalmaz, hissettirir.”
‘Hem Adıyamanlı hem evrensel’
Yücel, Önder’i tanımlarken “yerel, ulusal ve evrensel” sıfatlarını kullandı. Adıyaman şivesiyle konuşan bir halk insanı olduğunu, aynı zamanda Türkiye’nin bütün dillerine ve kültürlerine seslenen bir siyaset ve sanat insanı olduğunu vurguladı. Felsefeden müziğe, sinemadan tarihe geniş birikimiyle insanları bir araya getirme yeteneğine sahip olduğunu söyledi.
‘Onu görmek için insanlar yollara düştü’
Yücel, hastane önünde oluşan kalabalığın, Önder’in farklı kesimlerle kurduğu bağın doğal sonucu olduğunu belirtti. Cizre’den, Silopi’den insanların geçmiş olsun dilekleriyle hastane önüne geldiğini söyleyerek, “O, nehirler gibi denizleri birleştiren bir figür. Herkesin kendinden bir şey bulabildiği bir isim” dedi.
Kürt edebiyatından örnek veren Yücel, Önder’in çok sevdiği Kürt şair Ahmedê Xanî’den bir dizeyi hatırlattı:
“Nehirler, durgun denizlerin şirazeleridir.”
“Sırrı abinin oynadığı rol de budur” diyen Yücel, Bu dizenin, Önder’in halklar ve fikirler arasında kurduğu köprüleri simgelediğini ifade etti.
