Ayşe Yıldırım: İmamoğlu için aranan örgüt bulundu mu?

Yazarlar

CHP’li belediyelere ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmalar başladığında ne diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Daha turpların büyükleri heybede.”

İmamoğlu, tutuklandıktan sonra da “Turp” söylemini sürdürdü Erdoğan:

“Heybedeki turplar ortaya saçıldığında bunların kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak.”

O turplar bir türlü heybeden çıkmadı. Ama yerini “ahtapot” aldı.

Erdoğan 30 Mart’ta bayram nedeniyle partisinin teşkilatına gönderdiği mesajda kullanmıştı ilk olarak “ahtapot” sözcüğünü. Şöyle diyordu AKP teşkilatına:

“İBB’ye yönelik soruşturma ilerledikçe ve derinleştikçe belediyeleri ahtapot gibi saran suç örgütünün kollarının nerelere uzandığı elbette deşifre olacaktır.”

Geçen hafta AKP Grup Toplantısında ise çok daha ileri bir söylemde bulundu “ahtapot”la ilgili. İstanbul’da CHP’li belediyelere ve İmamoğlu’na yönelik soruşurmayı “Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir suç organizyonu örneği” olarak nitelendirdi ve devam etti:

“Öyle ki yapılan işlerin, yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını aşarak, ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Çünkü bu karanlık organizasyon, İstanbul’la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür.

Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının, bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor.”

Yani ne ararsan var; siyasi partiler, siyasetçiler, belediyeler, iş dünyası, medya, kurumlar, kişiler, uluslararası ayak ve cemaatler…

Amaç gerçekten de cemaatlere operasyon mu?

İşte Erdoğan’ın bu konuşmasının hemen ardından Süleymancılar olarak bilinen cemaate yönelik bir operasyon gerçekleştirildiği haberi düştü medyaya.

Habere göre, Ankara’da aralarında yargı içindeki üst düzey bir bürokratın da olduğu dört kişi gözaltına alınmıştı. Yargı kulislerinde, cemaate yönelik operasyonun bir yolsuzluk soruşturması kapsamında yapıldığı belirtiliyormuş. Soruşturma İstanbul’a da sıçrayacakmış.

Bilgi bu kadar!

Ne gözaltına alınanların isimleri biliniyor ne de suçlama.

Aslında bir süredir kimi sosyal medya hesapları ve kimi Saray kalemşorları tarafından Süleymancılara yönelik bir operasyon hazırlığından söz ediliyordu.

Peki kuruluşu 1940’lara kadar uzanan, adı yurtlarında yaşanan onlarca cinsel istismarla, yurtlarında çıkan yangınlar nedeniyle ölen çocuklarla gündeme gelen, haklarında “tehdit, şantaj ve nitelikli dolandırıcılık” suçlamasıyla suç duyurusunda bulunulan cemaate bugüne dek bir şey yapılmadı da neden şimdi operasyon için düğmeye basıldı.

Amaç gerçekten de cemaatlere yönelik bir operasyon mu?

Yok canım, bunu düşünmek biraz safdillik olur herhalde.

Süleymancıların (kendilerine Süleymanlılar diyorlar) bir süredir AKP’yi desteklemediğini söylemekle başlayalım.

2019 ve 2024 yerel seçimlerinde de İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu, Ankara’da da Mansur Yavaş’ı desteklediler, hem de açıktan.

Hatta 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi desteklemişlerdi.

AKP’yi “kendilerine tuzak kurmak” ve “cemaatlerini bölmeye çalışmakla” suçluyorlardı.

Süleymancıların lideri 2016’dan beri Alihan Kuriş. Kendisi cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu. Onun döneminde cemaat AKP’ye mesafeli durmaya başlamıştı.

Diğer bir torun olan eski AKP Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun ise cemaatin AKP’yi desteklemesini istiyordu. Öyle ki kuzeni olan cemaat liderini “FETÖ’cü” olmakla suçluyor. Yolsuzluk ve hırsızlık yapıp cemaatin parasını zimmetine geçirdiğini iddia ediyordu.

Arka planda daha neler var bilemem ama güç ve para kavgası olduğunu söyleyebilirim.

Çok büyük bir aldatmaca

Gelelim operasyon için neden şimdi düğmeye basıldığı meselesine.

Başta Denizolgun olmak üzere kimi troller ve Saray yanaşmaları bir anda Süleymancılar ile İmamoğlu ilişkisi üzerinden çeşitli iddiaları piyasaya sürmeye başladı.

“İmamoğlu’nu Süleymancıların yetiştirdiği” iddiası en hafifi.

“Süleymancıların İmamoğlu ile çok ciddi ilişkileri, parasal trafikleri” varmış, “İmamoğlu Süleymancılara çok ciddi imtiyazlar” sağlamış, “CHP’li belediyelere Süleymancılar doldurulmuş”, “rüşvetler bitcoin ile ödenmiş”, “kirli ilişkiler ve pazarlıklar sadece İstanbul’da değil başka ilişkilerde de var”mış…

“Yeni FETÖ olan Süleymancılar milli güvenliği tehdit eden bir hale” gelmiş!

Sanki cemaatlerin yargıda, bürokraside nasıl etkin ve güçlü olduğu yeni keşfedilmiş gibi…

Dedim ya amaç gerçekten de siyaset-ticaret-tarikat üçgenine yönelik bir operasyon değil tabii ki.

Zaten öyle olmadığını da bizzat eski AKP milletvekili cemaatin kurucusunun torunu olan Denizolgun’un kendisi söylüyor. Operasyon nedeniyle tedirgin olan cemaat tabanına şöyle sesleniyor Denizolgun:

“Kurişiilik merkezi tarafından, sanki operasyonun kurslarımıza, talebelerimize veyahut cemaat tabanımıza yönelikmiş gibi korku verilmeye çalışıldığının bilgisini aldık.

Bu, çok büyük bir aldatmacadır.

Buradaki hedef; asla kurslarımız veya temiz tabanımız değildir.

Hatta; tepe kadrolarının hepsinin terörist olmadığını da açıklamıştım.

Aralarında itirafçı olmak isteyen, etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyenlere devletimiz çok müsamahalı davranacaktır.

Buradaki tek hedef; ahtapot sistemine dahil olan kripto Kurişiilerdir.”

Sanırım mesele daha iyi anlaşılmıştır.

Ama dahası var. O da olayı İmamoğlu’na belki de CHP’ye bağlama boyutu…

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca İmamoğlu’na “kent uzlaşısı” üzerinden “terör” suçlaması yöneltiliyordu.

Ancak gelinen süreçte PKK’nin kendisini feshetmesi ve silah bırakması kararı nedeniyle bu suçlama boşa düşecek gibi görünüyor.

Yani İmamoğlu’na yönelik yeni bir terör suçlamasına ihtiyaç var.

O da neden Süleymancılar olmasın! Taşları da bizzat troller, kalemşorlar ve eski AKP’li ve tabii ki cemaatçiler tarafından döşenmiş bile.

Alın size “ahtapot”. İçinde cemaat var, kurumlar var, kişiler var, siyasiler var, siyasi partiler var, belediyeler var, yurtdışı bağlantısı var (Süleymancıların başta Almanya olmak üzere pek çok ülkedeki örgütlenmesi dolayısıyla), rüşvet var, yolsuzluk var…

Konu hakkındaki dosya da “Çağlayan Adliyesi’nde bekliyor”muş…

Neyi bekliyor sahi bu dosya?

Cemaat içinden çıkacak ve “devletin müsamahasına mazhar” olacak yeni “itirafçıları” mı?

Daha önemlisi o dosya sadece İmamoğlu’na mı uzanacak yoksa Erdoğan’ın dediği gibi “başka belediyelere”, “kurumlara”, hatta “siyasi partilere” yani CHP’ye de uzanacak mı?

Ve tabii Erdoğan’ın “yeni yerel yönetim planı” için temel mi oluşturacak?

/Bu yazı KısaDalga’dan alınmıştır/

İlginizi Çekebilir

İnsandaki yaraların diğer memelilerden 3 kat yavaş iyileştiği saptandı
Guterres: Kürtler ve Şam arasındaki görüşmelerden umutluyuz

Öne Çıkanlar