Nurten Ertuğrul: Ağlayan Arınç ve KHK’lılar Sorunu

Yazarlar

Yoğun Suriye gündemi, yine mühim birçok konunun üzerinden silindir gibi geçti. Ekonomik kriz, zamlar, demokrasi ve adalet problemi, KHK’lılar birden buhar oldu. Her akşam Suriye haritası önünde, eli sopalı bir asker edasıyla stratejik bilgi boca eden bilumum stratejik ‘uzman’ı izliyoruz.

Herkes tek ağızdan, tek kalemden çıkan cümlelerle birbirini tekrarlıyor. Gazetecisi, akademisyeni, siyasetçisi, topçusu, popçusu herkes aynı gündemin kıskacında. 

Hiç kimse toplumun birçok katmanını direk etkileyen, kasıp kavuran KHK’lılar meselesine kulak kabartacak cesarette değil. Ta ki geçen günlerde KHK’lı bir polisin askerlik görevini yaparken hayatını kaybetmesi nedeniyle KHK’lılar meselesi yine travmatik bir şekilde önümüze düşüverdi. 

İşinden ihraç edilmiş bu polis, 16 ay cezaevi yatmış, hain ilan edilmiş, sonra beraat etmiş.(Ama yine de işine geri alınmamış). İşe iadesi olmayınca askere giden Zekeriya Altunok askerdeyken hayatını kaybetmiş. Dünün ‘hain’i birden kahraman asker oldu, şehit oldu, omuzlar üstünde taşındı… Bu ülkede hainlik ile kahramanlık arasındaki ince çizginin tipik bir örneğidir Zekeriya Altunok. 

KHK’lıların haksızlığa uğramış resmidir kendisi. Öldükten sonra işe iade edilen öğretmenler, İhraç edilince intihar eden onlarca insan, umuda yolculukta çocukları Meriç nehrinde boğulan öğretmen anne ve çocuklar, çocuğu ile birlikte cezaevine giren anneler, annesini görmek için cezaevi önünde arşı alayı titreten minicik çocuklar, çocuğu ile çarşı pazara çıkamayan KHK’lılar…

Evet herkes İşlerine dönme umudu ile siyasilerin ağzından çıkacak kelimelere kilitlenmiş durumda. Bu sorun 15 Temmuz 2016’dan bu yana toplumun farklı katmanlarına kadar sirayet etmiş ve sorun içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Hak ve adalet platformu olarak KHK’lılar ile ilgili ilk kez bir rapor hazırlarken, aslında bir travmaya da tanıklık edecektik. 

Toplumun bütün kesimlerinin hatta en yakınlarının bile köşe bucak kaçtığı bir dönemde, bu yaraya parmak bastık ve ilk kez platform olarak rapor hazırlayıp, o raporu siyasi partilere, STK’lara, basına ve gerekli kurumlara dağıttık. 

Mağdurlarla görüşmeleri yaparken öncelikle insana ve toplumun büyük bir çoğunluğuna inançlarını yitirmiş kırgın insanlarla karşılaştık. Devletin kendilerini mağdur ettiğini düşünen bu kesim, asıl darbeyi komşusundan, ailesinden, iş arkadaşından yemiş olmanın burukluğunu ve kızgınlığını yaşıyordu. 

Sivil toplum çalışmalarını görünce ne kadar kırgın olsalar da bir yerden umutlarını hep canlı tutmayı da beceriyorlardı. Bizim için önemli olan bu ümidi devamlı kılıp gerçek bir çözümle buluşturmaktı. İktidar yeşeren bu umutları her defasında baltalamak ve geciktirmek için elinden geleni yaptı. Oyalama yollarına başvurdu. 

OHAL komisyonları kurarak çözümün yolunu daha da uzattı. OHAL komisyonlarının tek bir amacı vardı; O da insan hakları mahkemesine gidecek yolu uzatmaktı. Çünkü oraya giden her dava iade kararıyla Türkiye’yi tazminata mahkum edecekti. Bu iktidar,”KHK’lılar mevzusunu ne kadar geriye bırakırsak iktidardaki ömrümüzü biraz daha uzatabiliriz“ anlayışıyla adaletsizliklerine bir yenisini daha ekledi. 

İktidar günah çıkarmak için bazan çok ağlak isimlerini ekran önüne sürüp toplumun gazını almaya çalışıyor. Bu konuda en kullanışlı isimlerden biri İktidarın ağlama duvarı olan Bülent Arınç’tır. Yine her zaman olduğu gibi “çok duyarlı hassas “kalbiyle ekranların önüne geçti, ağladı, bizimle dalga geçti, vicdanını rahatlatıp evine geri döndü. 

Sayın Arınç; KHK’lılara üzülmeyi bırakın, siz istişare kurulu üyesi olarak Reis’e bu mağduriyetleri giderme noktasında fikir verin. Onu zorlayın,ikna edin.. Ona ağlayın bize değil. Siz çözüm bulun, Siz iktidarsınız çünkü. Neden muhalefetteymiş gibi konuşuyorsunuz? 

Yaptığınız tüm yanlışları adaletsizlikleri bir itiraf belgesi gibi tek tek sayıyorsunuz. Tek başına iktidar olan bir hükümetin bu sorunu çözmesinden sizleri alıkoyan nedir? İnsanlar sizden merhamet değil haklarını istiyor, ekran önünde ağlamaktan vazgeçip insanların daha fazla ahını almayın. Mağdur ettiğiniz bu insanlara hakkını verin başka ihsan isteyen yok sizden. 

Eğer bir çözümünüz yoksa, o zaman bu utanmaz hallerinizi kendinize saklayın ve ilelebed susun.

İlginizi Çekebilir

Temel Demirer: Ahmet Kaya Vardı, Vardır, Var Olacaktır
Hakan Tahmaz: Bağdadi sonrası Suriye ve Türkiye

Öne Çıkanlar