Bazen kendi kendime soruyorum, acaba basın-yayın organlarında en ufak bir olaydan tetiklenen HDP karşıtı tartışmalar, mevcut olayla kalır mı? diye…
Ama yok, bu devlet yanıltmaz, beklenenleri veya korkulanları, öyle veya böyle bir şekilde yapar ve basın-organlarında koparılan fırtınaların nelerin hazırlıkları oldukları çok geçmeden ortaya çıkar.
Bu nefreti makamlı ‘malum şarkı’ nerdeyse hep tekrarlanır; söyleyenler, söyletenler yorulmaz; bazen acı ve gözyaşlarmızdan nefes almakta zorlansak da ağır faturalar hep biz Kürtlere ve dostlarmıza çıkartılır.
Son dönemlerde yine HDP ve HDP’lilere yönelik artan kara propagandalar yine böylesi bir şarkının nakaratı ile yeni bir makama geçti ve yenileri de yolda gibi.
Sırrı Süreyya Önder’in İyi Parti ile ilişkiler konusunda söyledikleri günlerdir havuz medyası ve diğer televizyonlarda, HDP’den kimsenin katılmadığı ve bağlanmak isteyenlerin programa alınmadığı ortamlarda tartışılıyor. Bir nevi tek kale maç oynanıyor, HDP uzun uzadıya programlarda ‘masaya yatırılıyor’. HDP yöneticileri karşı karşıya getirilmek isteniyor; HDP geçmişte de defalarca görüldüğü gibi, ‘teröre karşı’ tutum adı altında ‘hizaya getirilmek’ isteniyor.
Tam da böyle bir kirli dezinformasyon ortamında, yine Erdoğan ve Soylu’nun ‘sazları’ ile yapılan suçlama ve karalamaları eşliğinde 15 Mayıs’ta yeni beş şehrimizin, yani Altıova’nın, Baykan’ın, Iğdır’ın, Kurtalan’ın ve Siirt’in HDP’li belediye başkanları yine ‘Karakuşi’ yöntemleriyle görevlerinden alındılar; belediye binaları meçhul ‘zafer’ görüntüleri ile kuşatılıp işgal edildiler; insamlarımızın çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarımızın yerine memur kayyumlar atandılar.
Bu son beş belediye ile, HDP’nın 31 Mart 2019’da kazandığı 65 belediyenin 45’inin belediye başkanları görevden alınıp yerlerine‘kayyum’ atanmış oldu. ‘Ezeceğiz’, ‘yokedeceğiz’ ve benzeri naralarla Kürdistan’ın kuzeyinde, batısında ve güneyinde de çok yönlü Kürt düşmanı saldırılar sürüyor.
Zihniyet aynı zihniyet. İsterse kendini ‘Türk malı 24 ayar altın’a batırsın, HDP’nin temel gücünü oluşturan geniş Kürt ve Kürdistani kitlelere kin ve nefret duyan, Kürt ve Kürdistan duyunca ‘küplere binen’, HDP’nin katkıda bulunduğu ve de bulunabileceği tahammül ve uzlaşma kültürünün, Kürt ve Kürdistan ile ilgili sorunlar dahil, daha özgür ve demokratik tartışma koşullarının gelişmesinden de korkan, yani kısacası ‘vatanı hıyar sanan’ yıllanmış bir ‘bölünme’ sendrom ile yatıp kalkan bir zihniyettir halen süren.
Tüm bu ve benzeri nedenlerle diyebilirim ki, HDP’ye yönelik sık sık tekrarlanan saldırıların esas sorumlusu, doğrudan veya dolaylı olarak gücünü devletten ve bazı düzen partilerinden alan, kin, nefret ve linç ‘kültürü’dür ve bu ‘hastalıklı siyasi kültür’ün merkezinde olan da Kürt ve Kürdistan düşmanlığıdır, özgür ve mutlu toplum özlemlerine olan düşmanlıktır.
Zaten aynı düşmanlık değil midir ki, sadece adlarında Kürdistan ismi olduğu için PAK, PSK, KKP ve PDK-T kapatma ile karşı karşıyalar.
Bu nedenledir ki, HDP’ye, mevcut eşbaşkanları Sayın Pervin Buldan ve Sayın Mithat Sancar veya diğer bazı yöneticilerinin kimi bazı tutum ve açıklamalarına yönelik dostane ve yapıcı eleştirilerimiz ne olursa olsun, eleştirilerde takılıp kalmadan HDP ve kitlesinin çok yönlü kazanımlarına da sahip çıkarak bugün de devletin ve devlet destekli tüm saldırılara karşı HDP’nin yanında olmak önemlidir.
Bazı HDP yöneticilerinin de seçmen kitlesi dahil onu baskı ve saldırılara karşı savunanların temel bazı hassasiyetlerine, istem ve düşüncelerine daha özenle yaklaşmaları da devletin ve devlet destekli olanların çok yönlü saldırılarına karşı daha güçlü durabilmek için önemlidir.
İkide bir HDP’nin ‘Kürdistaniliği’ni tartışmanın da artık alemi de yok, çünkü o defalarca ilan ettiği gibi, Kürdistan ve Türkiye geneline hitap eden bir partidir ve onu da öyle bir kabul etmek lazım.
HDP’nin böyle olması onun Kürdistani parti ve örgütlere alternatif olduğu anlamına da gelmez, aksine Kürdistani parti ve örgütlerin de daha geniş çalışma olanaklarına sahip olmalarına hizmet edebilir.
Aynı şekilde devletin kapatma ve benzeri baskıları altında olan PAK, PSK, KKP, PDK-T ve benzeri Kürdistani parti ve örgütler de HDP’nin alternatifi değil, aksine yer ve zamanında atılacak adımlarla Kürdistani parti ve örgütler ile HDP birlikte çok yararlı işler de yapabilirler.
Yani gün daha fazla ayrıştırma ve ötekileştirme yerine, farklılıklarımıza dostane ve yapıcı yaklaşarak safları daha da genişletip güçlendirme zamanı bence.
Evet bazen acı ve gözyaşlarmızdan nefes almakta zorlansak da, hem Kürtler hem de Kürtlerle Kürt dostları arasında umudu ve dayanışmayı daha de güçlendirme, başarılara birlikte daha çok sahip çıkma, ve eksik ve yanlışlıkları da hep dostane ve yapıcı eleştirme zamanı…