Behice Feride Demir: Yeni Çağa Özgü Farkındalığımız 

Yazarlar

İhtimaller, tahminler, gümrük kotaları, borsa oyunları ve çok yönlü savaş hazırlıkları içinde yeni dünyanın silueti ufukta belirirken, Kürdistan’ın siyasi haritası da yeniden şekilleniyor.

Şubat ayından bu yana ani ve beklenmedik şekilde köklü bir değişim sürecine giren Kürt siyasetinin kuzey kesimi, nisan ayı itibarıyla güney ve batı Kürdistan’daki gelişmelerin de eklenmesiyle ulusal ve uluslararası bir dizi hareketliliğin içinde.

Abdullah Öcalan’ın “demokratik toplum” olarak adlandırdığı ve PKK’nin feshi ile sonuçlanması beklenen süreci de bu durumun bir parçası saymak yerinde olur. Bu açıklamaya yönelik kavramsal ve kurumsal eleştirileri Kürtler, kendi iç şartları elverdikçe yapma hakkına sahiptir. Ancak uluslararası düzenin içine girdiği “resetleme” karşısında, Kürt hareketinin bir tür “boş şehir” taktiğinin benzerini uygulayarak gelişmelere göre kendini karakterize etmeye çalıştığını da not etmek gerekir. (Boş şehir: Geleneksel Çin stratejilerinde adı geçen başarılı klasik efsanelerden biridir.)

Gönüllü ya da gönülsüz, Öcalan’ın başlattığı sürecin Kürtler arası görüşme ve uzlaşma çabaları üzerinde dolaylı etkisi olduğu ve mart ayında hız kazanan birlik görüşmelerini etkilediği açıktır.

27 Şubat’a kadar medya ve popüler propaganda alanlarında partiler arası ithamların boyutları arşivlerde duruyor. Bu açıdan, amacı ve ortamı ne olursa olsun, 27 Şubat’tan çıkan mesajları sadece Türklerin değil, Kürtlerin de kendi lehine çevirmeye dair özel bir ajandası olmalıdır.

Özellikle Güney Kürdistan merkezli diplomasi trafiği uluslararası gündeme kilitlenirken; Rojava yönetiminin de peyderpey bölgesel diplomasinin radarına girmesi küçümsenemez.

Kürtlerin yıllardır beklediği ulusal kongrenin Başûr ve Rojava dinamikleri üzerinden toplanması, bu iki otonom gücün siyaset, sivil toplum, kültür, sanat, ekonomik sermaye ve diplomasi dünyasına öncülük etmesi, hem ulusal hem de küresel demokrasinin birbiriyle tanışmasını hızlandırıyor.

Türkiye’nin beyin takımını deforme ettiği, legal platformların bundan sonraki süreçte yeniden özgüven kazanması için ulusal kongre ve bu tür buluşmalar, caydırıcı güç olma niteliğine de sahiptir.

Zira önceki çağda en büyük açmazımız ve Aşil topuğumuz; birlik bilincinden yoksunluk, farklılığımızı kabul edememek ve demokrasi kültürünü ulusal, kurumsal ve bireysel düzeyde güvenceye kavuşturamamak olmuştu.

Buna askerî organizasyon ve mekanize düzen eksikliği, ulusal çıkarın bölgesel güçlerin vaatlerine tercih edilmesi ve uluslararası ilgisizliği eklediğimizde, bir önceki çağı mağdur ve mazur olarak kapatmıştık.

Ancak 19 Mayıs 1992’deki Federal Kürdistan Parlamentosunun açılışı ve 26 Nisan 2025’te Rojava’daki konferansı, yeni çağın başlangıç hikâyeleri olarak adlandırabiliriz.

14 Nisan’da Paris’te, 23 Nisan’da Hewlêr’de Fransız diplomasisinin öncülük ettiği süreci bu hikâyeden ayrı ele alamayız. Kürtler şimdi; ulusal birlik ve ortak tutum konferansını Rojava’nın, diplomatik girişimlerini ise Hewlêr’in ev sahipliğinde sürdürmenin avantajına sahiptir.

Bu bağlamda, Kürt hareketinin yaşayacağı muhtemel misyon değişimini bu eşiğin faydasına saymak gerekir. Tarihsel getirisi ve götürüsünü anlamak ile hepimizin bir parça “Kürt hareketi” olabilen bu kırk yıllık anı, tanıklık, acı, yenilik, güzellik, hüzün, hayal ve bazen de hayal kırıklıklarını içeren süreci her şeye rağmen bir teşekkürle uğurlamak; Kürt bilincinin yeni çağa özgü farkındalığı olmalıdır.

Belki de ilk kez bir Kürt hareketinin sosyal, kültürel, askerî ve siyasal mirasını kendi rızasıyla başka hareketlere bırakışına tanıklık edeceğiz.

Biliyoruz ki tam anlamıyla başaramadı, ama bu koltuk değişimi bile bir şeylerin boşa gitmediğini gösteriyor. Bu hareket, kendince tarihe bir taş koydu ve o taş, bugün Rojava’da Kürtlerin elindeki en güçlü oyun taşıdır.

Dünya dönüyor ve hepimiz birbirimizden ayrı düşünüyoruz ama: Sezar’ın hakkı Sezar’a!

İyi okumalar!

 

İlginizi Çekebilir

Amerika Dışişleri’nden ‘Rojava’ mesajı: Kürtler arası diyaloğu destekliyoruz
Ali Engin Yurtsever: Sınıfsız Parti, Partisiz Sınıf 

Öne Çıkanlar