Hakan Tahmaz: Darbe iddiası gölgesinde yumuşama taktiği, Gezi/Kobane Davaları

Yazarlar

İktidar içindeki Milli Görüşçüler, Menzilciler, Nurcular, mafya, çıkar çetelerinin güç savaşını ve Cumhur İttifakı partilerinin gerginliğini Türkiye taşıyamıyor. Bu siyasal ortamın yarattığı siyasal, sosyal ve ekonomik çürüme tüm ülkeyi çürütüyor. Kobane davası kararı, hakimlerin hukuksal iradelerinin ürünü değil, siyasi iktidarın Türkiye’nin geleceğine dair, muhtemel yol pusulasının en önemli işareti.

AK Parti’nin 22 yıl sonra ilk kez seçimlerden ikinci parti olarak çıktığı 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinden kırk gün, 14 Mayıs 2023 Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir yıl sonra Ankara’da üst üste kritik gelişmeler yaşanıyor.

İkisi Gezi/Osman Kavala ve Kobane davalarında; bir diğeri ise suç çetesi lideri Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında yaşanıyor.

Bunlara, 2 Mayıs 2024 tarihinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 8 yıl aradan sonra ana muhalefet partisi genel başkanı olarak Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan ile ilk kez görüşmesi ve sonrasında başlayan “yumuşama”, “normalleşme”  tartışmalarının eşlik ediyor olması ise gelişmelere farklı bir boyut katıyor olsa gerek.

Diğer taraftan iktidar cephesinin, MHP ile AK Parti çevrelerinin bir dizi konuya ilişkin farklı yaklaşımları, kimi parti sözcülerinin açıklamaları ve değerlendirmeleri de medyada tartışılıyor.

AK Parti daha yerel seçim yenilgisinin muhasebesini tamamlamış, yeni döneme ilişkin rotasını belirlemiş değil. AK Parti, 7-8 Haziran’da milletvekilleriyle, 1-2 Temmuzda belediye başkanlarıyla yapacağı gelenekselleşmiş istişare kamplarında, önümüzdeki döneme dair yol haritasını şekillendirecek, yeni döneme ilişkin rotasını netleştirmiş olacak.

Ancak Çarşamba günü Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında “Bizi örselemeye çalışanlara inat yolumuza pekleşe pekleşe devam ediyoruz. Yorulan, motivasyonunu yitiren arkadaşlarımızı kardeşlik hukukumuzu koruyarak dinlenmeye alacağız; yeni, heyecanlı arkadaşlarımızla kadromuzu güçlendireceğiz” dedi. Bu sözler, yerel seçimlerden sonra kimilerinin beklentilerine denk düşen “çapta bir değişimi” aklından geçirmediğini gösteriyor.

Nitekim aynı gün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Osman Kavala’nın avukatının yeniden yargılanması için üçüncü kez yaptığı başvuruyu oy birliği ile reddetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı ve bu karara uyulmaması nedeniyle Avrupa Konseyi’nin Türkiye hakkında yaptırım sürecini başlatmış olması bir kez daha dikkate alınmadı.

Avukatın, yeniden yargılanma talebini değerlendirecek mahkeme heyetinde, Osman Kavala hakkında bir tek hukuksal delil olmadan ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren hakimlerin yer almaması gerektiğine ilişkin başvurusu, bir gün önce uygun görülmüştü. Bunun yaratmış olduğu pozitif hava 24 saat içinde dağıldı.

YİNE FETO TAKTİĞİ, YİNE DARBE GİRİŞİMİ VE YARGI, POLİS BATAĞI

Ayhan Bora Kaplan soruşturması nedeniyle dört polis müdürünün görevden uzaklaştırılması, gözaltına alınmaları ve gizli tanık yapılan Serdar Sertçelik’in medyaya yansıyan iddiaları, 17-25 Aralık benzeri girişim iddialarını gündeme getirdi.

Cumhurbaşkanı, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile Salı gece yarısı görüşerek düğmeye bastı.

AK Parti, MHP ikilisinin kötülükler rejiminin elverişli bahanesi “bürokratik vesayetin yeniden hortlamasına izin vermeyiz” sözlerini Erdoğan’ın çarşamba günü partisinin grup toplantısında tekrar etmesi “gelmekte olana” dair işaret.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Hangi kurum içinde Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize yönelik bir yapılanma varsa, sonuna kadar gidip, o yapıları tespit edip adalete teslim edeceğiz. Mülkiye Müfettişlerinin ilgili raporu kısa süre içinde tamamlanacak. Atılan her adımı, telefon kayıtlarını tek tek inceliyorlar. Hazırlanan bu raporu en ince ayrıntısına kadar kamuoyu ile de paylaşacağız. Ve gereğini yapacağız. Aziz Milletimiz müsterih olsun; Nasıl Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) ve FETÖ ile mücadelede hainlerin inlerine kadar girdiysek; bu suç odaklarını da saklandıkları her delikten bulup çıkartacağız” sözleri, yumuşama/normalleşme taktiğinin siyasal bir rota değişikliği çerçevesinde olmayacağının kanıtı.

Bu yazıyı siteye Kobane Davası kararı açıklanmadan önce göndermiş olmak durumundayım. Mahkeme heyetinin kararını bilmeden olasılıklarla ilgili yorum yapmak doğru değil.

Gezi Davası’nda kararı hakimler vermedi. Sarayın tutumunu mahkeme heyeti hüküm tutanağına yazdı.

ÇOKLU KRİZİN ANA KAYNAĞI KÜRT HAKLARI KARŞITLIĞI

Bir tür intikam davası olarak yaşanan Kobane davasında, bugüne kadar olanın dışında yeni normalin olmasının garantisi olacak, hukuka dönüşün kapısını aralayacak olan, iç dinamiklerden daha çok bölgesel gelişmeler ve dış dinamiklerdir.

Kobane davası, Kürtlerin eşit yurttaşlıktan ve egemenlik haklarının paylaşımından uzak tutulmaya çalışılması arzusunun sonucudur. Türkiye’den çok daha geniş alanı kapsayan askeri, siyasi yeni tür savaşın sürdürülmesinin parçasıdır. Türkiye’nin çoklu krizinin ana kaynağıdır. Kürt hakları karşıtlığıdır.

Devletin, Kobane Davası adı altında Kürt demokratik siyasi hareketini/partisini tasfiye operasyonunu sonlandırmasını gerektirecek bölgesel gelişmeler kapımızda. Erken davranan siyasal ve toplumsal olarak kârlı çıkacak.

AK Parti’nin seçimsiz dört yıl izleyeceği politika çok daha fazla önem arz ediyor. Ancak artık bunu kendisi belirleyebilecek ve yürütecek konuma, kalibreye, toplumsal desteğe sahip değil.

Bir anlamda artık bir ezber olmaktan başka bir anlamı olmayan “Erdoğan pragmatik bir lider hiç beklenmedik şeyleri yapabilecek kalibrede lider” iddiaları geçersiz.

Türkiye’nin geleceğinde; bölgesel gelişmelerin seyri, bölgesel güç dengeleri ve Kasım 2024’de ABD’de yapılacak Başkanlık seçimi sonuçları düne göre daha fazla etkili olacaktır.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 28 Mayıs 2023 akşamı “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez” sözlerindeki korku gerçekleşmek üzere. Bölgesel ve küresel gelişmeler de iktidarda değişimi zorluyor.

İktidar içindeki Milli Görüşçüler, Menzilciler, Nurcular, mafya, çıkar çetelerinin güç savaşını ve Cumhur İttifakı partilerinin gerginliğini Türkiye taşıyamıyor. Bu siyasal ortamın yarattığı siyasal, sosyal ve ekonomik çürüme tüm ülkeyi çürütüyor.

Ülkenin, 2015 yılındakine benzer “istikşafi” görüşmelerle, “yumuşama” taktiğiyle zaman kazanmak yerine, anayasal ve insancıl hukuk zeminine dönüşünü sağlayacak siyasal reformlara ve iktidar değişikliğine ihtiyacı var ve bu şart.

Kobane davası kararı, hakimlerin hukuksal iradelerinin ürünü değil, siyasi iktidarın Türkiye’nin geleceğine dair, muhtemel yol pusulasının en önemli işareti.

 

/yeniarayis.com/

İlginizi Çekebilir

BM: Kürdistan Bölgesi seçimleri azınlıkların katılımıyla yapılmalıdır
Eren Keskin: Kobani Davası’nda düşman hukuku uygulandı

Öne Çıkanlar