Tehlikede olduğu tespit edilmesine rağmen kurtarılmayan teknedeki ölü sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Yunan hükümeti yas ilan etti. Yunan halkı AB mülteci politikalarını protesto edecek.

Akdeniz’deki son mülteci teknesi, Avrupa Birliği sığınma hakkını ortadan kaldıracak, göçmenleri sınır kamplarına yığacak ve hızla “anlaşmalı” ülkelere gönderecek yeni politikasının ortasına gömüldü!

Libya’dan yola çıkarak İtalya’ya ulaşmaya çalışırken Yunanistan’ın güneyindeki Pylos kasabası açıklarında alabora olarak batan mülteci teknesi faciası büyüyor. Gemide 500 ila 750 arası mültecinin olduğu sanılıyor ve yüzlercesinin hâlâ kayıp. Facia, Yunanistan’da büyük tepkiye yol açtı. Siyasi parti ve örgütler ile bazı sendikalar başkent Atina ve Selanik’te akşam saatlerinde sokağa çıkmaya ve Avrupa Birliğinin mültecilere yaşam şansı bırakmayan politikalarını protesto etmeye hazırlanıyor.  Yunanistan Sahil Güvenliği adına yapılan açıklamada mültecilerin yardım kabul etmedikleri gerekçesiyle kurtarılmadıklarının savunulması ve bir TV kanalında sunucunun, kurtarılan mültecilere giden ambulanslara itiraz etmesi de tartışmaları alevlendirdi. Yunanistan hükümeti ise üç günlük yas ilan etti.

KATLİAMI ADIM ADIM İZLEMİŞLER!

Yunanistan açıklarında mülteci taşıyan “Adriana” isimli büyük balıkçı teknesini ilk olarak, yardıma ihtiyacı olan mültecileri tespit ederek en yakındaki yetkili bilimleri uyaran “Alarm Phone/Alarm Telefonu” isimli mülteci dayanışma örgütü tarafından tespit edildi. Örgütün internet sitesinde yaşananlar detaylı olarak aktarıldı.

Buna göre, 13 Haziran sabahı yerel saatle 9:35’ten itibaren Nawal Soufi adlı Twitter kullanıcısı, 750 kişi taşıdığını belirttiği büyük bir teknenin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu. İlerleyen saatlerde Nawal Soufi, tehlikedeki teknenin GPS konumu ve İtalya, Yunanistan ve Malta’daki yetkililerin uyarıldığı da dahil olmak üzere daha fazla bilgi ekledi.

SON SÖZLER: MERHABA DOSTUM…

Alarm Phone tehlikedeki tekneden ilk telefonu ise 14.17’de aldı. 16:13’te ise teknenin koordinatları tespit edildi. Alarm Phone daha fazla bilgi için tekneye ulaşamayınca 16:53’te Yunan Sahil Güvenliğini uyardı. Tekneyle iletişim kurmaya devam eden örgüt, daha sonraki bir görüşmede “Kaptan küçük bir tekneyle ayrıldı. Lütfen, herhangi bir çözüm” çağrısı aldı. Yönlendirilen bazı ticari gemiler tekneye su ve gıda yardımında bulundu. Son temas ise 14 Haziran 00:46’ta sağlandı, duyulan son mesaj: “Merhaba dostum. …. Gönderdiğiniz gemi …” oldu ve temas tamamen kesildi.

Teknenin gece 2 sularında battığı sanılıyor.

Alarm Phone’un açıklamasında, “Yunan makamları ve bildirildiğine göre İtalya ve Malta da birkaç saat önce uyarılmıştı. Dolayısıyla Yunan ve diğer Avrupalı yetkililer bu aşırı kalabalık ve denize elverişsiz gemiden haberdardı. Bir kurtarma operasyonu başlatılmamıştır. 14 Haziran 2023’ün erken saatlerinde tekne alabora olmuştur” denildi.

 

AVRUPA’NIN ‘ÖLÜM KALKANI’ YUNANİSTAN

Yunanistan Sahil Güvenliğinin kendini haklı göstermek için mültecilerin “kurtarılmak istemediklerini” açıklamasına değinen Alarm Phone, “Denizdeki insanlar Yunan güçleriyle karşılaşmaktan neden bu kadar korkuyorlar?” sorusunu gündeme getirdi. Sorunun yanıtını ise şöyle verdi: “Çünkü hareket halindeki insanlar, Yunan makamları tarafından yürütülen korkunç ve sistematik geri itme uygulamalarını, AB tarafından onaylanan uygulamaları biliyorlar. Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen’in bir zamanlar belirttiği gibi Yunanistan, hareket halindeki insanları şiddetle caydırarak ‘Avrupa’nın kalkanı’ haline gelmiştir.

Hareket halindeki insanlar binlerce kişinin bu Yunan güçleri tarafından vurulduğunu, dövüldüğünü ve denizde terk edildiğini biliyor. (…) Sistematik geri itmeler nedeniyle tekneler Yunanistan’dan kaçmaya çalışıyor, çok daha uzun rotalar izliyor ve denizde hayatlarını riske atıyorlar. Alarm Phone olarak, sayısız geri itme vakasının yanı sıra aşırı kalabalık teknelerin Yunan güçlerinden kaçınmak için daha uzun rotalar izledikleri için alabora oldukları vakaları da belgeledik.”

ÖLENLER KURTARILABİLİRDİ!

Alarm Phone, ayrıca, “Avrupalı yetkililer gecikmeksizin yeterli kurtarma kaynaklarını gönderebilirlerdi. Bunu yapmadılar çünkü varışları engelleme arzuları yüzlerce canı kurtarma ihtiyacından daha güçlüydü” diyerek, “Geri itmeleri durdurun, denizde ölüme son verin, Avrupa’nın sınırlarını yıkın!” çağrısı yaptı.

Bu arada Yunanistan’ın devlet kanalı ERT’nin sağ kurtarılanlarla yaptığı görüşmelere göre teknede 500 ila 700 arasında mülteci vardı. Ambarlarda kadın ve çocuklar da bulunuyordu. Sudan çıkarılan 79 cesedin otopsisi için Atina’dan adli tıp uzmanlarının yanı sıra özel bir ekip de sağ kurtarılan mültecilerin götürüldüğü Kalamata kentine gitti. Liman kenti Kalamata’nın belediye başkan yardımcısı Ioannis Zafiropoulos, elindeki bilgilerin gemide “500’den fazla kişi” olduğunu gösterdiğini söyledi.

Yaşları 16 ile 49 arasında değişen yirmi beş mülteci de hipotermi ya da ateş şikayetiyle hastaneye kaldırıldı. Kurtarılan mültecilerin bir depoda yatırılmaları ve başlarında silahlı güvenlik güçlerinin nöbet tutması da özellikle sosyal medyada tepki gördü.

Uluslararası Göç Örgütü, teknenin dört gün önce Libya’nın Tobruk kentinden yola çıktığını açıklamıştı.

ATİNA VE SELANİK’TE PROTESTOLAR

Bu arada Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou da Kalamata’ya gitti. Siyasi partiler ise 25 Haziran’da yapılacak ulusal seçimler öncesinde planlanan kampanya etkinliklerini iptal etti. Seçimlere hazırlık için oluşturulan geçici hükümet de üç günlük ulusal yas ilan etti.

Siyasi parti ve örgütler ise başkent Atina ve Selanik gibi kentlerde bu akşam sokağa çıkacak. Atina’daki ilk eylem Propilya Meydanında saat 19.00’da başlayacak ve kitle, Avrupa Birliği’nin son aldığı kararlarla birlikte mülteci politikalarını ve Yunanistan’ın bu politikalardaki pozisyonunu meclise ve ardından AB ofisine yürüyerek protesto edecek.

Protesto çağrısı yapan ittifak Antarsya’nın açıklamasında, mültecilerin yardım kabul etmediği iddialarına tepki gösterilerek, “Bu insanlar Afrika kıyılarından Avrupa’ya balıkçı tekneleriyle hareket ederek savaş cehenneminden ve tarifsiz yoksulluktan kaçmaya çalışırken Akdeniz’in derinliklerinde boğulmaya zorlanıyor” denildi.

Açıklamada, “AB’nin göç konusunda vardığı son anlaşmadan sonra bu suçu kimin işlediğine dair daha fazla kanıta ne gerek var? Sığınma hakkı elde etmek için ‘ciddi bir şansı’ olmayan sığınmacıların  sınırda hapsedilmesini, küçük çocukların bile hapse atılmasını, ev sahibi ülkeye mültecileri menşe ülkelerine değil, bir ‘bağlantı’ kanıtlanabildiği sürece herhangi bir yere geri gönderme yetkisi verilmesini ve nihayetinde göçmenleri istemeyen herkesin ‘kelle başına’ 20 bin avro ödemesini öngören sefil bir ırkçı anlaşma! İşte AB bu insanların yaşamlarına böyle değer veriyor… Bu onların Avrupa kültürüdür” denildi. Açıklamada, “Sınırları mültecilere açın! Meriç’teki tel örgüleri kaldırın! Geri itmeleri durdurun! Toplu cinayetleri durdurun!” çağrısı yapıldı.

AB’DEN UTANÇ KARARLARI

Akdeniz’deki son mülteci katliamı Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin iç işleri bakanlarının göç konusunda aldıkları kararlardan birkaç gün sonra meydana geldi.

8 Haziran’da Lüksemburg’da alınan kararlara göre, Avrupa sınırlarına ulaşabilen mülteciler sınırlarda oluşturulacak gözaltı kamplarında tutulacak. AB’nin sınır ülkeleri Yunanistan, İtalya ve İspanya “sığınmacı merkezi” haline getirilecek. Sığınmacıların en fazla 12 hafta içinde iltica müracaatı yapıp yapmayacaklarına karar verilerek AB’ne girmeleri engellenecek. Türkiye gibi ‘Güvenli ülkelerden’ gelenler derhal geri gönderilecek. Avrupa’ya girmelerine izni verilen mülteciler ülkelere dağıtılacak. Mülteci kabul etmeyen ülkeler, oluşturulan fona kişi başına 20 bin avro para ödeyecek. Yani parasını ödeyen mülteci almayacak.

 

Kaynak: Evrensel

İlginizi Çekebilir

1995’te gözaltında kaybedilen Hüseyin Aydemir’in annesi Asiye Aydemir hayatını kaybetti.
İsviçre’de yüz binlerce kadın “Eşit işe eşit ücret” talebiyle greve gitti

Öne Çıkanlar