Şimdi bazılarınız diyecek ki; “Ne isteyecekler, HDP’nin teslim olmasını istiyorlar”… Hayır, bence dertleri bu değil. Onlarda HDP’nin asla teslim olmayacağını bizim kadar iyi biliyorlar.
Devlet, sürekli kapatmakla tehdit ettiği ama kapatmadığı HDP’yi ‘Suç örgütü’ olarak görürken HDP’den ne istiyor?
‘Terörle arana mesafe koy’ gibi ayakları yere basmayan oldukça soyut bu bahanesinden başka, devletin HDP’den ne istediği konusunda kimsenin bir fikri yok.
Üstelik HEP’den bu yana uyguladıkları ama sonuç alamadıkları yöntemleri yeniden denemenin bugüne kadar ne faydası oldu?
Son 5 yıldır basın açıklaması yapmasına dahi izin vermedikleri HDP’nin üzerine bu kadar gitmelerinin nedeni güvenlik sorunu, beka sorunu falan değil. Bu hikâyeye kargalar güler.
Amaçları HDP’nin 7 Haziran’da yarattığı etkiyi kırmak ve belki de iktidara doğru yürüyen HDP’yi yeniden barajın altına atmak.
AKP Hükümeti, iddia ettiği gibi 7 Ekim Kobanê olaylarının intikamını değil, 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarının intikamını alıyor ve bir daha da Kürt siyasi hareketinin öyle bir noktaya varmasını istemiyor.
Evet, 7 Ekim Kobanê olayları hükümette bir travmadır ama 7 Haziran seçim sonuçları çok daha büyük bir travmadır.
Süleyman Soylu’da HDP ile mücadele için İçişleri Bakanlığına getirilen, özel yetkileri olan bir bakandır.
Soylu’nun üç defa Mart’ta, Nisan’da ve Eylül’de bitecek dediği HDP bitmediği gibi 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde Türkiye’nin kaderini belirleyen etkilere neden oldu.
HDP parti programına Türkiye’nin barışını, çözümünü koymuş, halkların birlikte yaşama iradesini savunan, Ankara’da siyaset yapan ve Türkiye halklarına demokrasiyi getirme hedefini koymuş bir siyasi parti.
Gayet makul ve insani talepler. Aklı başında her devlet yetkilisi bu taleplere sıcak bakar ama bunu yapmak yerine tam tersini yapıyorlar. HDP’ye öyle bir saldırıyorlar ki: İnsana ‘Bu ne şiddet, bu ne celal’ dedirtiyorlar.
Ne yapsın HDP;
*Mecliste hiçbir şey söylemesin sadece o turuncu koltuklarda sessiz sedasız otursun mu?
*Bize oy veren 6 milyondan bize ne. Onların dertleri, tasası bana mı kalmış, bir daha dile getirmeyecem mi desin?
* AKP hükümetinin yaptığı her şeyi alkışlasın, “Reis sonuna kadar yanındayız” mı desin?
* HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, yerli ve milli otomobilin tanıtım törenine, elinde kılıçla Ayasofya’nın açılışına katılıp ‘Yaşasın Reis’ diye mi bağırsın?
* HDP’liler Efrin sınırına gidip ‘Efrini dolaş da gel’ türküsünü mü söylesinler?
* Kürt köylülerinin helikopterden atılmasına ‘Olur böyle şeyler’ deyip geçiştirsin mi?
Bunu istiyorsanız eğer hayal görüyorsunuz demektir, çünkü bu asla olmayacak. Boşuna bekleme yapmayın!
