Kemal Okutan: 100 yılı aşkın süredir değişen tetikçilerdir

Yazarlar

Türk egemenlik rejiminin Türkleştirme ve Müslümanlaştırma politikasının son halkasının Kürt halkını topyekun yok etmek olduğu apaçık ortadadır. Osmanlı’da Rum, Ermeni, Süryani, Keldani, Ezidi, Alevi katliamlarını başlatan rejim Kürt soykırımı ile hedeflediği amaca ulaşmak istiyor.Bu katliamlara göz yumanlar ve destekleyenler esasen 1917’de Sovyetler’de başlayan sosyalist devrimlerin önünde engel olacak, sol ideolojinin Anadolu üzerinden batıya yayılmasına karşı barikat, baraj olacak bir batıcı devlete ihtiyaç duyan başta İngiliz emperyalizmi olmak üzere dünya hegemononik sistemidir.Kürdistan’nın dört parçaya bölünmesi, parçalanması da Sovyetler Birliği merkezli sosyalist devrimlerin önünde tampon olacak TC’yi Kürtlerden kurtararak önündeki engelleri kaldırmaya yönelik TC’ye yaptıkları en büyük hizmetti.Bin yıllardır aynı coğrafyada yaşayan Kürt halkını 4 parçaya bölen ve parçalar arasına duvarlar, tel örgüler, mayınlı tarlalar, kalekollar örerek Kürtlerin birliğini, örgütlenmeleri engellemeye çalışanlar da bunlardır.Öyle ki şehirler, köyler, kasabalar, aileler bile bölünmüştür. Nişanlı olan Suruçlu iki gençten biri Suruç’ta kalmış, biri Kobani’de yaşamak zorunda bırakılmıştır. Bu iki Kürt genci ancak 70-80 yıl sonra birbirlerini görebilmişlerdir. Benzer şeyler diğer bölgeler ve parçalar arasında da yaşanmıştır.İngiliz emperyalizmi bu böl, parçala, yönet politikasını uyguluyarak Kürdistan parçalarını Türkiye’nin Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın önüne atarak “ben parçaladım siz yutun” demiştir.İngilizler daha önce planladıkları Anadolu ve Kürdistan toprakları üzerinde 3 devlet kurma fikrinden 1917 sonrası vazgeçmişlerdir. Çünkü 3 küçük devletle Sovyetleri barajlamanın zor olduğunu düşünmüşlerdir. Onlara göre bunun için tek , büyük ve güçlü bir devlete ihtiyaç vardı.Bu noktada Türk devletinin kuruluşuna karar verdiler ve batıcı kültürle büyümüş M.Kemal’i İngiliz eskortlar eşliğinde Samsun’a götürdüler. Burada karar alınarak TC’nin kuruluşuna onay verdiler.Neden Ankara, Van ya da Denizli veya başka bir vilayet değil de Samsun? Çünkü Samsun o dönem İngilizlerin işgali altındaydı da ondan. İngilizler, Fransız, İtalyan, Yunanlılar ile de anlaşarak geri çekilmelerini sağladılar ve TC’nin kuruluşunun önünü açtılar.Yani TC’nin kuruluşuna onay verenlerin amacı Sovyet sosyalizminin önünde barikat olacak bir devlete ihtiyaç duymalarıdır. Eğer 1917 devrimi olmasa bu çapta bir Türkiye de olmayacaktı.M.Kemal’in anti sosyalist olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yoktur. Hitler’in, “Musollini benim birinci, Mustafa Kemal benim ikinci hocamdır” demesi de bu yazdıklarımı yeterince desteklemektedir.İtihhatVe Terakki partisinin başlattığı Türkleştirme, Müslümanlaştırma politikasını M.Kemal daha katı ve sert biçimde uygulamıştır. Günümüzde bu politikayı AKP-MHP faşist bloku devralmıştır. Erdoğan başkanlığındaki faşist rejim aynı politikayı pervasızca sürdürmektedir. Değişen tek şey tetikçiler ve kullanılan piyonlar olmuştur.İttihat Ve Terakki ile başlayan tektipleştirme politikası sonucu Kürt, Ermeni, Süryani, Rum halkları ve Müslüman olmayan inanç sahipleri büyük acılar yaşamışlardır.Bu halklar ve inanç sahipleri soykırıma uğratılmış, geriye kalanlar sürgüne tabi tutulmuştur. Anadolu ve Mezopotamya halklar ve inançlar mezarlığına dönüştürlmüştür.Ancak soykırım politası da son kırk yıldır artık eskisi gibi sonuç alamamaktadırlar. Karşılarında artık örgütsüz, dağınık, bilinçsiz halk yoktur. Herbiri bir ülkeyi yönetecek kadar bilinçli, örgütlü, fedakar insanlardan oluşan çelik zırhlı Kürt hareketi var.40 yıldır Kürtleri de, Ermeni, Asuri, Rum ve Ezidiler gibi bitirmek istemelerinin karşısına Kürt halkının yiğit evlatları dikilmiş ve rejimin soykırımı Kürtlerle tamamlanmasını engellemektedirler.Kürt halkını ve mücadelesini bitirmek için satmadıklari şeyleri, ittifak etmedikleri kirli yapılar, kullanamadıkları çeteler, devreye sokmadıkları silahlar, kimyasallar kalmamış ama yine de sonuç alamamaktadırlar.

Evet Kürt halkının kahraman genç kız ve erkekleri fedaice direniyor. Bu noktada problem yok.Ama problem ve eksiklik topyekün saldırıya karşı topyekün karşı çıkma ve topyekün direnme konusundaki eksikliktedir. Bu konudaki boşluk sıkıntıların da yaşanmasına neden olmaktadır.

İlginizi Çekebilir

Kenan Azizoğlu: Beni tanıdınız mı?
Sibel Özbudun: Politikayı Sokaktan Öğrenmek

Öne Çıkanlar