Hüseyin Topgider : Biz olmasak da dünya döner

Yazarlar

Her sabah biz istiyoruz diye güneş doğmuyor.
Güneş kendiliğinden doğar.
Dünya kendiliğinden döner.
Tarih ve uygarlık bizim eserimiz değil, biz tarihin ve uygarlığın eseriyiz.
Tarihi ve toplumu kendimizle başlatamayız çünkü biz yokken de onlar vardı.
Haddimizi ve hududumuzu bilmek zorundayız.

Diller ve etnik toplumsal yapılar homo sapiensten beri vardır, bütün istikrarlı diller ve etnik yapıların geçmişi yüzbin yıl gerilere kadar gider. Bunlar bizim değil antropologların uğraştığı konulardır. Diller ve etnisiteler kolay kolay kırılmayan, yokolmayan çelik çekirdek gibidirler. Her zorluğa karşı direnerek günümüze kadar varlıklarını koruyup geliştirmişlerdir.

Kürtler istikrarlı bir toplumdur. Devletsizdirler, binlerce yıl çağdaş eğitimden ve ulusal değerlerini,ulusal varlıklarını kurumsallaştırma imkanlarından yoksun kalmışlar ama dipdiri bir toplum olarak ayakta kalmayı başarmışlardır. Arabı’n,Türk’ün, Fars’ın bütün eritme çabalarına rağmen varlığımızı korumuşlardır.
Yeryüzünde insan eseri olan her şey anlık değil tarihseldir. Bireyler nasıl tekbaşlarına ve toplumdan kopuk ele alınamazlarsa tek tek olaylar da tarihten bağımsız ele alınamazlar. Bu yüzden ne bir tek bireye ne de bir tek olaya yapışıp kalamayız.

Kürdistan halkı son 200 yılını birbirinden kopuk ve farklı alanlarda da olsa direniş ve isyanlarla geçirdi. Son 200 yılda 50 den fazla isyana ve direnişe katıldı.Her isyan ve direniş aylarca bazen de yıllarca sürdü. Düşmanın yıllarca giremediği alanlar oldu. Botan’ın Rewanduz’un Dersim’in Barzan’ın uzun yıllar düşman ayağı değmeden kendi varlığını koruduğunu biliyoruz. Bu 200 yıllık dönemde 50’den fazla isyan ve direniş oldu, her bir olayda 50 bin hatta 100 bin kişilik silahlı isyancı grupları katıldı. Değişik bölgelerde ve birbirinden kopuk da olsa bir ordu hep savaş halinde oldu. Botan’da, Rewanduz’da, Barzan’da, Dersim’de, Palu’da,Koçgiri’de, Ağrı’da, Mehabad’da,Süleymaniye’de, Sason’da ve adlarını tek tek yazmadığımız Kürdistan’ın bir çok yerinde tarihin her döneminde savaşan ordular vardı.

Devletin resmi belgeleri 29 Kürt isyanından sözetse de esas sayı 50’den fazladır. Kürdistan’da son 200 yılda devlete karşı savaşa katılmayan hiçbir bölge, yöre, kasaba kalmamıştır. Kürdistanın her karış toprağı ve her köyü her ailesi savaşa katılmış, savaşlardan ve isyanlardan etkilenmiştir.

Bunları neden yazıyoruz?

Kimse tarihi kendisiyle başlatıp kendisiyle bitirecek konumda değildir. Kürt direnişleri başından beri kollektiftir, komünaldır,cbirbirinden kopuk görünse de birbiriyle ilişkilidir ve birbirinin devamıdır.
Bu direnişlerin ve isyanların kalıcı ve kurumsal bir doktrine, açık seçik bir programa ve modern bir örgüte dönüşmemiş olması hedefsiz ve amaçsız oldukları anlamına gelmez. Hedef yabancı boyunduruğundan kurtulmak, kendi yurdunda kendini idare etmek, kendi kaderini kendi eliyle tayin etmektir. Bu hedef ve amaca ulaşmanın tek yolu ise devlet kurmadan geçer.
Kürtlerin şu anda her dört parçada ve diasporada sahip olduğu ulusal güç, değer ve birikimler hiç kimsenin kendi bireysel tasarrufu ve mülkü değildir. Bu değer ve birikimler yüzyıllardan beri verilen uğraşların, yapılan fedakarlıkların, çekilen acıların ürünleridir. Bu değerler ve imkanlar bireysel ve grupsal amaçlarla, dar ve küçük hesaplar uğruna kullanılamaz, harcanamaz. Bu imkanları yönetme görevini elinde bulunduranların bunun bilinç ve sorumluluğunu taşıması şarttır.

Bunları neden yazıyoruz?

Kürt mücadelesi başından beri ulusal, toplumsal ve komünaldır. Mücadele geçmişten beri beyler, aşiret reisleri, şeyhler, kanaat önderleri, aydınlar veya adı sanı ünlü aileler tarafından yönetilse de sınıfsal değil, tamamen ulusal karakterli olmuştur. Bedirxan beyin, Seyit Rıza’nın, Şéx Said’in, Alişér’in, Şéx Mahmud’un, Kadı Muhammed’in, Mela Mustafa’nın ve adını saymadığımız geleneksel Kürt önderlerinin halkın çıkarları ve endişelelerinden başka amaçları yoktu. Bunlar düşmanla uzlaşmadılar ve bu dava uğruna hayatlarını feda ederek kendilerini kanıtladılar.

Kürtler bu tarihi mirası bağlı kalınması gereken bir ahit olarak telakki etti. Geçmiş mücadeleler ve liderlerin tavizsiz duruşu yeni kuşaklar için hem emredici hem de güç verici moral değerler olarak günümüze kadar geldi. Her yeni isyan ve direniş bir öncekinin farklı zaman ve mekanlardaki devamı biçiminde oldu.
Koçgiri isyanınını başlatanlar Dersim isyanını başlatanların akrabalarıdır. Şéx Said isyanı bastırılınca Rojava’ya gidenler daha sonra Ağrı isyanına katıldılar. Mehabad Kürt Cumhuriyeti kurulurken M. Mustafa Barzani yakın arkadaşları ve peşmergeleriyle oradaydı. Güney KDP’si Irak rejimine karşı savaşırken DR.Şıvan, Sait Elçi ve Faik Bucak’ın yönettiği TDKP maddi, manevi gücü ve kendi üyeleriyle oradaydı. On binlerce Rojavalı Kürt 40 yıldan beri hem Bakur hem de Başur’da silahlı savaşın içindedir. Kürdistan suni sınırlarla parçalansa da Kürtlerin kalbindeki ve beynindeki Kürdistan hep bölünmez olarak vardır.

Durum böyleyken parti ve parça biçimindeki bölünmelerin geçmişten beri varolan Kürdistan davasını unutup, tarihi kendilerinden başlatmaları, ortaya çıkan imkanları büyük dava uğruna değil bireysel ve grupsal hırsları ve kaprisleri için kullanmaları kabul edilmez.

Bir anımı yazmadan geçemeyeceğim. 1999’da Moskova’dayken iki Kürt oradaki derneğe geldiler. Nereden geldiklerini sordum “Kamçatka’dan geliyoruz ” dediler. Bir an Rusya haritasını gözümde canlandırdım. Kamçatka kuzey doğu Rusya’nın kuzeydeki uç noktasıydı. Güldüm ve bir espri yaptım “orası dünyanın bitiş noktası, oradan sonra artık dünya yok neden ta oralara gittiniz” diye sordum. Onlar da güldü. Babaları Stalin zamanında oraya sürülmüş. Ama Kürtlükleri ve Kürdistan sevdaları bitmemiş.
“Heval, biz başka gezegene sürülsek bile bizi eritemezler, bize güvenin” dediler, duygulandım.
Bunları neden yazıyoruz?

Kürtlerin Kürdistan sevdası tek tek bireylere, liderlere,partilere duyduğu sevdadan büyüktür. 29 büyük isyanı bastıran devlet Kürtlerin içindeki Kürdistan umudunu ve tutkusunu bastıramadı. Bugün Bedirxan Bey, Kadı Muhammed, Şéx Said, Seyit Rıza , Alişer ve daha nice Kürt liderleri yok ama dava aynen devam ediyor.

Kimse ben olmazsam tufan olur dememeli, kimse herşey benden sorulur dememeli, kimse ben ne dersem o olur dememeli.c29 İsyana önderlik eden liderleri bulup çıkaran bu halk 30. isyan için de kendi öncüsünü çıkarır.
Kimse baki değildir
Kimse ölümsüz değildir
Kimse vazgeçilmez değildir
Biz olsak da dünya döner, olmasak da…

/Nupel/

İlginizi Çekebilir

Osman Aytar : O ser verip sır vermeyen bir devrimciydi…
Halil Dalkılıç : Li Yozgatê Kurdên Elewî

Öne Çıkanlar