Hakan Tahmaz: Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı

Yazarlar

“Helalleşme açılımı altılı masa yerine, Kürtlerle, muhafazakâr kesimlerle helalleşme eksenli ittifak arayışı olarak görülüyor.  Türk milliyetçilerinin veya milliyetçiliğin masanın dışına itilmek istendiği iddia ediliyor.”

Muhalefet saflarında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayı olmasına ilişkin itiraz sesleri sürüyor. Uzun bir dönemdir İYİ Parti ile CHP arasında süren gerilim şimdi açığa çıktı.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in televizyondaki bir soru üzerine “kurulacak yeni hükümette HDP’ye de bakanlık verilebilir” yanıtı ile aynı günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin, “6’lı masa uzlaşırsa ben hazırım” yanıtı, buna vesile oldu.

Altılı masada beklenmeyen bir tartışma değildi. Seçimler yaklaştıkça bu gerilimin yükselmesi ve sertleşmesi oldukça yüksek bir olasılık. Masa çok sallanıyor, kriz oluyor ama kimse devirmeye cesaret edecek gibi görünmüyor. Bunun bedelinin çok ağır olacağı konusunda muhalefet hemfikir.

Krizin nedeni de herkes tarafından biliniyor. Çok farklı siyasal bagajlara sahip ve çok farklı amaçlar güden, kendi aralarında ciddi bir rekabet olan partilerin, ülkenin siyasal ve ekonomik krizine karşı öncelikler programı etrafında ortak hareket etmeleri, her zaman oldukça zor bir iştir.

6’lı masa, bu güne kadar sorunları tartışıp çözmeyi değil, ertelemeyi, zamana yaymayı tercih etti.  Geçiş programı çalışması; muhalefetin bütününü kapsayan, çoğulcu, demokratik ve katılımcı bir tarz ve yöntemle değil, dar siyasi kadroyla yürütülüyor.

Muhalefetin başarısı, farklılıkların açık kabulüne ve ortak geçiş programı ile adayın bir an önce netleşmesine bağlı. Gecikme enerji kaybına yol açacak.

Anket sonuçları, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda 6’lı masa adayının kazanabilmesinin olmazsa olmazının, HDP başta olmak üzere bütün muhalefet partilerini ve toplumsal kesimleri içeren bir sürecin geliştirilmesini emrediyor. Yeni bir cumhurbaşkanı muhalif her çevrenin oyula seçilebilecek gerçeğini hiçbir şeyin değiştirme gücü yok.

İYİ Parti’nin buna dair somut bir önerisi yok. “Ablanıza destek verin, çözeceğim” diyor. Bütün muhalefeti tek bir aday etrafında sandıkta nasıl buluşturacağına ilişkin bir projesi yok, ya da söylemiyor, susuyor. Tam da bu noktada İYİ Parti ile CHP arasındaki sorunlar kendini gösteriyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme açılımı“ çerçevesinde temaslar, diyaloglar geliştirmesi, İYİ Parti çevresinde yeni bir ittifak arayışı olarak algılanmaya başlandı.

Altılı masa yerine, Kürtlerle, muhafazakâr kesimlerle helalleşme eksenli ittifak arayışı olarak görüldü. Türk milliyetçilerinin veya milliyetçiliğin masanın dışına itilmek istendiği iddia ediliyor.

Keza Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “beşli çeteden” ve “suça ortaklık yapan bürokratlardan hesap sorma, ekonomi ve sosyal adalet” söylemleri, iş dünyasının bazı kesimlerini rahatsız ettiği, karşısına aldığı gibi, İYİ Parti çevresini de rahatsız etmiş görünüyor.

İYİ Parti’nin, “helalleşmeye açılımı” karşıtı pozisyonu 

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ‘6’lı masa uzlaşırsa ben hazırım’ sözlerini sarf ettiği hafta sonu, Meral Akşener de Urfa Siverek’te Sedat Bucak’ı ziyaret etti.

Helalleşme açılımının, altılı masa dışında bir siyasal eksen arayışı olduğunu iddia eden İYİ Parti çevresi, pekâlâ Susurluk’ta açığa çıkan ‘devlet, mafya, siyaset’ eksenli bir tür yeniden inşa etmenin sinyalini veriyor olabilir.

Bütün bunlar, İYİ Parti’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı olmasını, engelleme çabasını anlaşılır kılıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönem işaret ettiği “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” söylemleri ile Meral Akşener’in söylemleri arasında pek çok farklıklar olduğu görülüyor. Bugüne kadar ortaklaştıkları metinleri çok farklı okudukları ortada.

Kılıçdaroğlu’nun helalleşme açılımı kapsamındaki girişimleri, toplumsal kutuplaşmayı ortadan kaldıracak, barışın toplumsal zemininin inşasını kolaylaştıracak, sosyal, siyasal adalet ve hukuk vadeden emareler içeriyor. Bütün bunlar, hayata geçmesi meselesinden bağımsız olarak, bir anlamda ülkenin demokratikleşmesine açılan pencereler.

Türkiye’nin birikmiş büyük sorunları var. CHP liderinin helalleşme açılımıyla çözülemeyecek kadar yaygın ve derin.

Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada, “helalleşme açılımının” kapsamını şöyle çizdi: “28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp, helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz. Sivas, Kahramanmaraş mağdurları ile helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkûmları ile helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inlemiş azınlıklar, 6-7 Eylül olaylarının mağdurları ile helalleşeceğiz. Mahkemelerde süründürülen askerlerimiz ve aileleri ile helalleşeceğiz. Bugün Londra’ya göç etmiş en parlak genç beyinlerimiz ile helalleşeceğiz. Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi ile helalleşeceğiz. Soma ile helalleşeceğiz. 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve mahkemelerde süründürülen Mısra Öz ile helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz.”

Bu kapsamda en son ziyaret Roboski’ye yapıldı.  Bu çerçevedeki girişimlerin bir sonuç üretip üretmeyeceği tartışılabilir.

Kılıçdaroğlu bütün bunları statükocu, ulusalcı damarı hayli güçlü parti örgütünü de çeşitli biçimlerde arkasına alarak gerçekleştiriyor. Bu sürecin bir bütün olarak toplumda ve partide yaratacağı dönüşümün de hesaba katılması gerekir.

Başarılı olması ve doğru sonuçlara ulaşabilmesi için bütün siyasal aktörlerin ve toplumsal kesimlerin helalleşme açılımın özneleri olmaları, gereklilik değil zorunluluktur.

İYİ Parti gibi, yöneticileri arasında çok sayıda 12 Eylül öncesinin maskeli muhbirleri, 28 Şubat zalimleri ve eline Kürt kanı bulaşmış olanları için “helalleşme açılımı” belki tek siyasal sigortaları helalleşme olabilir.

İYİ Parti, merkez parti olma iddiası ile çıktığı yolculuğunda kendi içinde büyük bir dirençle karşılaştı. Türk siyasetinde MHP’den boşalan yeri MHP’de barınamayan, Erdoğan karşıtı Türk milliyetçileri ile CHP’nin yeni çizgisine itiraz edenleri etrafında toparlayarak doldurmaya çalışıyor. Muhalefet partileri arasında, hacminden çok daha fazla yer kaplıyor. Ülkeye karanlık bir gelecek dayatmaya çalışıyor.

Meral Akşener bunun taşlarını bir yıl önce Cumhurbaşkanlığına aday olmadığını, başbakanlığa adaylığını tek başına ilan ettiğinde döşemeye başladı. Bu çıkışla Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünü de keseceğini düşünmüşe benziyor.

Ama süreç öyle gelişmiyor. Önce İYİ Parti çevresinin öncülük ettiği, bir dönem yaygınlaşan “muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu olmalı” önerisinin gerçekleşme ihtimali zayıflıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olma ihtimali ise güçleniyor.

İYİ Parti saflarındaki Kılıçdaroğlu karşıtlığının veya Yavaş, İmamoğlu yandaşlığının önüne geçilmemesi durumunda, bir süre sonra altı masadakilerden bazılarının Cumhur İttifakının yelkenlerini şişirdiği görülecek. Muhalefeti eritecek virüs bu olacak. Ülkenin sürükleneceği yerin, Susurluk’ta simgeleşen bataklık olma tehlikesi yüksek.

 

İlginizi Çekebilir

Uğur Güney Subaşı: Nefessiz ve Kimsesiz
Sibel Özbudun: ‘Devrim’ Ve ‘Kültür’ Üzerine Çerçeve Düşünceler

Öne Çıkanlar