Erdoğan’ın Körfez ülkeleri turunda ekonomik ilişkiler ve yatırımlar ağırlıklı olacak. Siyasi açıdan ise ziyaretlerin Türkiye’nin son dönemde bölgeye dönük izlediği normalleşme adımları ile uyumlu olması bekleniyor.
DW Türkçe‘den Gülsen Solaker’in haberi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yarın başlayacağı Körfez ülkeleri ziyareti turunda ekonomik ilişkiler ve yatırımlar ağırlıklı olurken, temasların siyasi açıdan da Türkiye’nin son birkaç yılda bölgeye yönelik izlediği normalleşme politikası ile uyumlu olması bekleniyor.
Erdoğan’ın 17-19 Temmuz günlerinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapacağı (BAE) ziyaretler öncesinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bölgeye giderek temasların altyapısını hazırlamıştı.
DW Türkçe’nin hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre ekonomik açıdan yüksek beklentilerle gidilen ziyaretler kapsamında önemli anlaşmalara imza atılması bekleniyor. Bu anlaşmalara ilişkin teknik hazırlıkların tamamlandığı ve sorun olmadığı ifade ediliyor.
Anlaşmalara ilişkin detaylı bilgi vermeyen yetkililer, masada olan sektörler arasında enerji, ilaç, teknoloji ve tarım gibi alanların olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda doğrudan yatırımlarla ilgili gelişmelerin de beklendiği ziyaret kapsamında, tarımda Türkiye’nin üretim üssü gibi olacağı, istihdam ağırlıklı projelerin gerçekleşmesi hedefleniyor.
Reuters’ın son bir haberinde Körfez ülkelerinden sağlanması beklenilen toplam yatırım miktarı için 30 milyar dolar rakamı ifade edilirken, 10 milyar dolar değerindeki doğrudan yatırımların ise kısa vadede gelmesinin yetkililer tarafından Türkiye ekonomisi için önemli görüldüğü kaydedilmişti.
Bloomberg’de yer alan haberde de iş birliği yapılacak alanlarda doğrudan yatırımın yanı sıra özelleştirmeler ve şirket alımları formüllerinin de masada olacağı; yetkililerin bu anlaşmalardan ilk etapta en az 25 milyar dolarlık yatırım beklediği yazılmıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da NATO zirvesi dönüşünde uçakta yaptığı açıklamada Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek’in ön ziyaretlerinde belli bilgilendirmelerin yapıldığını söyleyerek, ziyaretlere ilişkin şunları kaydetti:
“Yapacağımız ziyarette Türkiye’ye verecekleri destekleri bizzat görme, yaşama imkânımız olacak. Daha önce yaptığım görüşmelerde kendileri söyledi. ‘Türkiye’ye ciddi yatırımlar yapmaya biz hazırız.’ Bunu bu ziyaretle birlikte de inşallah noktalamış olacağız. Bu yatırımlar belki bizde olacak, belki Suudi Arabistan’da, Katar’da, Birleşik Arap Emirlikleri’nde olacak.”
Erdoğan ayrıca Şimşek’in uyguladığı ekonomi politikasına bağlı olduğuna yönelik işaret vererek, “Uluslararası rezerv birikimini artırmak için rasyonel politikaları hayata geçiriyor, uluslararası yatırımları ülkeye çekmek için çalışıyoruz” dedi. Körfez turu uluslararası yatırımları çekme politikasının bir parçası olarak önemli görülüyor.
Bu arada Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Körfez turu kapsamında Erdoğan’ın katılımıyla üç ülkede de iş forumları düzenleyecek. Suudi Arabistan-Türkiye İş Forumu 17 Temmuz’da Cidde’de, Katar-Türkiye İş Forumu 18 Temmuz’da Doha’da, BAE-Türkiye İş Forumu da 19 Temmuz’da Abu Dabi’de gerçekleştirilecek.
DEİK üyelerine çağrı yaparak, “İnşaat & Müteahhitlik, Enerji, Sağlık, Gıda, Tarım, Turizm, Yapı Malzemeleri, Bilgi Teknolojileri, Dijital Teknolojiler, Akıllı Şehirler, Gayrimenkul, Lojistik, Finans ve Bankacılık, Danışmanlık, Madencilik, Mimarlık, Mobilya, Uluslararası Teknik Müşavirlik, Tekstil, Kimyevi Ürünler, Demir ve Metal Ürünleri, İlaç, Tıbbi Malzeme, Otomotiv ve Yedek Parçaları” sektörleri başta olmak üzere tüm sektörlerde faaliyet gösteren firmaların katılımını istedi.
Öte yandan bu ziyaretlerin ana ekseni ekonomi, ticaret ve yatırım çekme amaçlı olmasının yanı sıra Türkiye’nin bir dönem sorunlar yaşadığı Suudi Arabistan ve BAE de dahil Körfez’e açılımının devamı olarak da yorumlanıyor.
Suudi Arabistan ile yeni ortaklığa doğru
Erdoğan’ın Körfez duraklarından birisi ilişkilerin inişli çıkışlı seyrettiği Suudi Arabistan olacak.
Arap Baharı döneminde zıt kutuplara savrulan Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesiyle gerilimli bir döneme girmişti.
Karşılıklı olarak sert açıklamalar yapılırken, ABD Başkanı Donald Trump’ın görevden ayrılması ve ABD’nin bölgeye dönük politikalarının da değişmesinin etkisiyle gerek Türkiye gerekse Suudi Arabistan ilişkileri yeniden rayına oturtmaya karar vermişti.
Ekonomik açıdan darboğazda olan Türkiye ile uluslararası toplumdaki imajını yeniden toparlamak isteyen Suudi Arabistan arasında temaslar yeniden kurulmuş ve karşılıklı ziyaretlerle ilişkiler restore edilmişti. Türkiye bu amaçla Kaşıkçı cinayeti dosyasını da Suudi Arabistan’a devretmişti.
Kaşıkçı cinayeti ile sorumlu tutulan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 22 Haziran 2022’de Ankara’ya resmi bir ziyaret yaparken, bu ziyaret sırasında yapılan ortak açıklamada “iki ülke arasındaki ikili ilişkilerde yeni bir iş birliği döneminin başlamasına yönelik ortak kararlılık” vurgulanmıştı.
Katar ile stratejik ortaklığa devam
Erdoğan’ın duraklarından bir diğeri de iktidarın en yakın ilişki kurduğu ülkelerin başında gelen Katar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamid Al Sani’nin yakın ilişkileri kapsamında iki ülke ilişkileri “stratejik ortaklık” olarak nitelendiriliyor.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Erdoğan’ı arayarak destek veren ilk ülkelerden birisi de Katar olmuştu.
2014’de kurulan Yüksek Stratejik Komite şimdiye kadar toplam 8 kez bir araya gelirken, farklı alanlarda toplam 95 anlaşma ve çeşitli belgeye imza atıldı. Katarlıların Türkiye’de önemli şirketlerin yanı sıra Boğazlarda aldıkları arsa ve mülkler zaman zaman basına yansıyan konular arasında.
Türkiye-Katar ilişkileri sadece ekonomi ve yatırımlarla sınırlı değil. Savunma sanayi ve askeri eğitim gibi alanlarda da ilerleme sağlanmış durumda. Halen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bir üssü Katar topraklarında bulunuyor.
BAE ile düzelen ilişkiler
Uzun bir dönem gerilimli ilişkiler yaşanan Birleşik Arap Emirlikleri de diğer önemli durak.
Türkiye’nin Arap Baharı sırasında Müslüman Kardeşler kuşağına olan yakınlığı, o dönemde Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın başını çektiği eksenle bir çeşit “soğuk savaş” yaşamasına neden olmuştu. Ancak geçen yıllar içinde bölgedeki dengelerin değişmesiyle Türkiye ve Körfez ülkeleri farklı pozisyonlar almaya başlamıştı.
Bu kapsamda BAE ve Suudi Arabistan’ın Türkiye’nin en önemli bölgesel müttefiklerinden olan Katar’a 2017’de uygulamaya başladıkları ambargoyu 2021’de bitirmesi de Ankara için önemli bir etken olmuştu.
Geçmiş dönemde Türkiye’den bazı üst düzey yetkililer, BAE’yi Gülen yapılanmasına destekle ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi nedeniyle suçlamıştı. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in BAE’den yayımladığı videolar da bir dönem ilişkileri etkileyen bir unsur olarak gündemde önemli yer tutarken, Peker bir süre sonra BAE yetkilileri tarafından uyarıldığını belirterek yayınlarını durdurmuştu.
Erdoğan bundan önce en son Şubat 2022’de Abu Dabi’ye giderken, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ise son olarak 10 Haziran’da Türkiye’ye resmi ziyar