HEDEP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç ve Meclis Grubu, Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek tecridin acilen kaldırılması çağrısında bulundu. Burada açıklama yapan Saruhan Oluç ve Cengiz Çiçek şunları söyledi:
Oluç: Kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız
Bugün vekil grubumuzla birlikte bir basın açıklaması yapmaya karar verdik. Konu daha önce dile getirdiğimiz bir konu, sizlerin aşina olduğu bir konu. Biliyorsunuz 32 ay oldu ve İmralı’da Sayın Öcalan’a yönelik tecrit ağırlaştırılmış bir şekilde devam ediyor. 32 aydır ne ailesi ne avukatları herhangi bir haber alamıyor, bizler de alamıyoruz. Bunun insanlık dışı bir durum olduğunu defalarca kaydettik. Aynı zamanda hem ulusal hukuk açısından hem de uluslararası hukuk ve anlaşmalar açısından baktığımızda hiçbir şekilde kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız. Bugün bir kez daha dile getireceğiz ve atacağımız adımları sizlerle paylaşacağız. Dünyada böyle bir örnek yok. Tek örnek var, o da İmralı. Hem Sayın Öcalan’a hem de yanındaki 4 kişiye yönelik bir mutlak tecrit söz konusu. Ben şimdi sözü İstanbul Milletvekilimiz ve HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek’e vereceğim.
Çiçek: Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmemesi bir hukuk skandalıdır, yasa dışılıktır
Az önce Grup Başkanvekilimiz de bahsetti. Bugün burada bulunmamızın nedeni, Cumhuriyet tarihi ve insanlık tarihinin görüp görebileceği en büyük hukuk skandalı ve yasa dışılık olan İmralı hukuksuzluğuna dair bir eylemi sizlerle paylaşmak istememizdir. 32 aydır Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmemesi durumu, bir hukukçu olarak da söylemek isterim ki, bir hukuk skandalıdır, yasa dışılıktır. Burada yasama organının merkezinde bu açıklamayı yapıyoruz. Bu aynı zamanda yasama faaliyetlerinde bulunan bütün milletvekillerinin onur meselesidir. Bir rejim yasanın dışına çıkmışsa eğer, halkın temsilcileri ve seçmenlerden yasama faaliyeti için yetki alan bütün vekiller bu yasa dışılığa karşı tavır göstermelidir. Çünkü biliyoruz ki kötülük sadece muhatabıyla sınırla kalmaz. Israrla ve inatla bunu söylüyoruz. Yaşanan tarih bir kez daha şunu gösterdi; bu hukuksuzluk, bu yasa dışılık sadece Sayın Öcalan’a mahsus değil. Bu iktidar 25 yıldır İmralı’da gerçekleştirdiği her hukuksuz ve yasa dışı faaliyeti topluma bir kanser uru gibi yaydı.
İmralı’daki hukuksuzluk bir kanser uru gibi bütün cezaevlerine yayıldı
Bakın sadece hapishaneler örneğinden yola çıkarak birkaç şey söyleyelim. Gültan Kışanak’ın uzun tutukluluk süresi var ve hala cezaevinde. AYM kararına rağmen Can Atalay hala hapishanede. Bu ülkede binin üzerinde 30 yıldır cezaevinde kalan insan var, hasta mahpuslar var. Aslında İmralı Ada Cezaevindeki hukuksuzluk bir kanser uru gibi, bir kötülük hareketi gibi bütün cezaevlerine yayıldı. Öyle hiç tesadüf değil bunlar. O yüzden İmralı hukukunun kara deliği diyoruz yıllardır. Bu kara deliğe karşı mücadele yürütmek hepimizin boynunun borcu olmalıdır.
Bu yasa dışı ve hukuk dışı düzen bütün toplumu sarıyor
Ülkede hukuk dışılık hukuk, yasa dışılık yasa, olağanüstülük olağan oldu
Bakın hukuksuzluğun örneklerini verelim. Bir cezaevi düşünün, 2011 yılından bu yana 5 defa avukat görüşü yapılabilmiş; bir cezaevi düşünün, 2014 yılından bugüne 5 aile görüşü yapılmış. Bir cezaevi düşünün, 25 yıldır mahpuslar 2 defa telefon görüşmesi hakkını kullanabilmiş. Son görüşmesi adliye binasının bodrum katında korsanca bir görüşmeydi ve işine gelmediği için yetkililer 2,5-3 dakika ile sınırlandırdı. Kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmeden bahsediyorum. 25 Mart 2021 tarihli görüşme. Bunun neresi hukuk, bunun neresi adalet! İşte o yüzden diyoruz ki ülkede hukuk dışılık hukuk, yasa dışılık yasa, olağanüstülük olağan oldu. Bu rejim her birimizi sarıp sarmalamakta, her birimizin geleceği ile oynamakta. Bu ülkede emek sorunu ve sömürü varsa, İmralı tecridi ile doğrudan ilgilidir, Kürt sorununa dair çözümsüzlük politikalarıyla doğrudan ilgilidir.
Tecride karşı mücadele sadece bu grubun meselesi değildir
7 küsur milyar dolar savaşa harcanmışsa, emekçi halklarımız Kürt sorununun demokratik çözümünden yana olmalıdır. Kadın kırımından bahsediyorsak eğer bu, savaşın yarattığı erkek egemen sistemden kaynaklıdır. Doğa kırımından bahsediyorsak, Kürt halkına dönük savaş politikalarıyla devletten rıza toplayanlar o rızayı doğaya saldırı için kullandığındandır. O yüzden Kürt meselesinin demokratik çözümü ve Sayın Öcalan üzerindeki mutlak iletişimsizlik politikalarına karşı mücadele sadece bu grubun mücadelesi değildir. İnsanım diyen, demokratım diyen, bu ülkenin ikinci yüzyılına girerken demokratik ve özgür bir gelecekten tarafım diyen herkesin işidir, doğal görevidir ve bu topraklara karşı bir borcudur.
1 Kasım Dünya Kobanî Gününde yeni bir kumpas kurdular
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Dün 1 Kasım Dünya Kobanî Günüydü ve dün yine bir hukuk kumpası ile karşı karşıya kaldık. Milletvekilimiz Hüda Kaya, avukatlarımızdan aldığımız bilgiye göre, Kobanî Kumpas Davası ile ilişkilendirilerek gözaltına alındı ve tutuklandı. Kobanî bir kadın devrimidir, Kobanî bütün insanlığa diz çöktürmek isteyen IŞİD zulmüne karşı Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının onur abidesidir. Kobanî Gününde Sayın Hüda Kaya’ya yönelik hukuk kumpası aynı zamanda bu iktidarın kininin ve nefretinin, bu topraklardaki özgürlük değerlerine yönelik düşmanlığın göstergesidir.
AKP, 12 Eylül Anayasasını bile uygulamıyor
Bizler İmralı mutlak iletişimsizlik politikalarına karşı, dün olduğu gibi bugün ve yarın da her fırsatta bu ülkeyi yönetenlerin ikiyüzlülüğünü ve riyakarlığını yüzlerine vuracağız. Bu iktidar ve rejim 12 Eylül rejiminin eleştirisi üzerinden iktidara geldi, her fırsatta 12 Eylül Anayasasının bir darbe anayasası olduğunu söyledi. Gelinen aşamada İmralı’da darbecilerin yasası bile rafa kaldırılmıştır, Kenan Evren’in anayasası bile rafa kaldırılmıştır. Darbe anayasasının bile gerisine düşen bu iktidar yeni anayasa tartışmalarında kendi tutarsızlığını görmelidir.
HEDEP vekilleri olarak Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığına başvuracağız
Bir kez daha devleti ve onu yönetenleri kendi yasalarına saygı duymaya davet ediyoruz. Sayın Öcalan’ın hukuki, yasal, anayasal bütün haklarının tesis edilmesini talep ediyoruz. Bu talebimiz için de grup olarak milletvekili arkadaşlarımızla birlikte Sayın Öcalan ile görüşmek üzere Adalet Bakanlığına toplu başvuru yapacağız. Kendisi ile Kürt sorununun demokratik çözümü için görüşmek istiyoruz. Bu konuda kritik ve tarihsel rol oynayacağını deneyimimizle biliyoruz. Bu başvuru aynı zamanda hukuka davet başvurusudur, hukuka riayet edin başvurusudur. Saat 16:00’da Grup Başkanvekillerimizin eliyle başvurularımız toplu olarak yapılacaktır. Adalet Bakanlığına da bu başvurunun demokratik ve özgürlükçü bir şekilde sonuçlanması gerektiğini söylüyoruz.