Bugün bir kez daha Cumartesi Anneleri/İnsanları İstanbul Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemin 1006’ıncı haftasında bu kez de 1995 yılında Diyarbakır’da kaybedilen Edip Aksoy ve Orhan Cingöz’ün akıbeti soruldu.
Artı-gerçek’te yer alan habere göre Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından eylem yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı.
Kayıp yakınları tarafından 1006’ıncı hafta açıklamasında 7 Haziran 1995 tarihinde Diyarbakır’da kaybedilen Edip Aksoy ve Orhan Cingöz’ün akıbeti soruldu
Galatasaray Meydanı’nda yapılan eylemde ilk olarak Edip Aksoy’un kızı Beritan Aksoy’un mektubu okundu.
Cumartesi Insanları’ndan Zeynep Yıldız’ın olduğu Aksoy’un mektubunda şu ifadeler yer aldı:
“Babam Edip Aksoy’un 7 Haziran 1995’te kaybedilmesiyle başlayan mücadelemde sizlerle yan yana olmak bana güç veriyor. Babamın akıbetini öğrenme ve adalet arayışım yıllardır sürüyor. Bu arayış sadece kişisel bir kaybın peşinde koşmak değil, aynı zamanda hak ve adaletin tesisi için verilen bir mücadeledir. Babam gözaltında kaybedildiğinde henüz bebektim ve onun yokluğunun üzerimde bıraktığı boşluk büyüdükçe daha da derinleşti.
Babamın kaybolduğu gün, o gün sadece babamı değil aynı zamanda çocukluğumu, güven duygumu ve ailemizin bütünlüğünü kaybettim. Babamla birlikte olabileceğim, onunla konuşabileceğim, ona sarılabileceğim anları hayal ederek büyüdüm.
Bu hayallerden biri de babamla beraber çekilmiş bir fotoğrafımın olmasıydı. Babamın kaybolması, beni adalet arayışında daha da kararlı kıldı ve bu mücadelede yalnız olmadığımı bilmek bana güç verdi. Fiziki olarak yanınızda olamasam da, kayıplarımızın anısını yaşatmak ve adalet arayışımızı sürdürmek için her zaman mektuplarla bu meydanda olacağım.”
Cumartesi İnsanlarından Sebla Arcan ise yaptığı basın açıklamasında “1006 haftadır, hukukun, delillerin, tanıkların işe yaramadığı; hukuki süreçlerde cezasızlığın kurala dönüştüğü, tüm başvuru yollarının hilelerle sonuçsuz bırakıldığı koşullarda hakikati duyurmaya, adalete ulaşmaya çalışıyoruz” dedi.
“1006 haftadır ısrarla söylüyoruz: Gözaltında kaybetmenin, uluslararası tanımına uygun şekilde ayrı bir suç olarak Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tanımlanmaması, kayıp dosyalarının zamanaşımına sürüklenmesine ve cezasız bırakılmasına neden oluyor” ifadelerine yer veren Arcan, şöyle konuştu:
“Gözaltında kaybetme, uluslararası ceza hukukunda zamanaşımına tâbi olmayan insanlığa karşı suç olarak nitelendirilmektedir. İç hukukta da insanlığa karşı suç kapsamında düzenlenmesi durumunda, zamanaşımına uğraması mümkün olmayacaktır. 1006. haftamızda inkâr ve cezasızlık uygulamaları nedeniyle 29 yıldır talepleri karşılıksız bırakılan Aksoy ve Cingöz ailelerinin hakikat ve adalet arayışına eşlik ediyoruz. Gözaltında kaybedilişlerinin 29. yılında yargı makamlarını Edip Aksoy ve Orhan Cingöz dosyasında yeniden etkin bir soruşturma ve kovuşturma başlatarak maddi gerçeği açığa çıkarma ve adaleti sağlama görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin, Edip Aksoy ve Orhan Cingöz için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
/ag/