Hasip Kaplan: Güldexwîn

Yazarlar

Güneşli bir güne uyanıyorsunuz, kuşların cıvıltıları duyuluyor. Ağaçlarda tomurcuklar taze taze güneş ışıklarıyla yıkanıyor. Yeşil çimlere çiğ düşmüş toprak uyanıyor.

Doğanın yaşamın kendi yasaları var, şaşmıyor…

Yine inadım tuttu, bu yılda ekim ayında ektiğim sarı kırmızı Güldexwinlerin on dördü açtı. İlk açan çiçek kırmızıydı.

Botan’a Zozan’a Hakkari’ye giderseniz,  dağların yaylaların arasında, akar suların yamaçlarında,  sizi muhteşem bir tablo büyüler.

Kürdistan’a özgü, Kürtçe adı Güldexwîn olan ters laleleri fark edersiniz hemen.

Ters lale için ağlayan gelin, ağlayan lale diyenler onun toprağına, tarihine, şiirine, şarkısına, sıtranına vurgundur. Hüznün sembolü olarak da anılır.

Sevdiğine kavuşamayanların, sevdasından uzak olanların, töre uğruna zorla ayrı düşenlerin, hüzünlü ağlamaları, sabah yapraklarından süzülen damlacıklara bürünür…

Rivayet edilir ki, Hz.İsa, Hz.Hüseyin, Hz.Hasan, Saide Nursi gibi acı kayıplara da ağlarmış. Mimar Sinan Selimiye Camisini yaparken ters lale figürü efsanesi anlatılır.

Özgürlük uğruna toprağa düşenlerin ayrılık destanı efsanesi dengbejlerin yakarışlarında, asi bir çığlık gibi dağların karlı sisli doruklarından, uçsuz bucaksız sınırsız masmavi bir gökyüzüne yükselir.

Dağlarına bahar gelmişse, ister sürgünde, ister ülkede ol, özgürlüğü soluyabiliyorsan yaşarsın.

Dilini, kimliğini, kültürünü, hayatını, oyunu, seçim iradeni gasp eden bir diktatörlükte bütün çiçekler ağlar.

Sevda şarkılarının, halayların unutulduğu günlerden geçiyoruz…

Korona günleri dediğimiz; düğünlerin, taziyelerin, serdanların, toplanmaların yasaklı olduğu bir dünya bir de ülke haritası var.

Türkiye pandemi günlerinde kırmızıya dönerken, Kürdistan’da mavi kalmış. Şırnak, maviden sarıya dönmüş, Kürdistan şehirlerimizde hayat devam ediyor…

Botan, Zozan, Kürdistan çiçeklerle, ters lalelerle, sarı kırmızıya bürünürken büyülüyor…

Artos dağlarında Guldexwinler bir başka güzel oluyor. Ben hem gülüm hem laleyim dediğini duyarsınız.

Ters laleler nazlıdır, hüzünlüdür, boyludur zulme uğrayan mazlumların acılarına ağlar.

Siyasetin çürüdüğü, sosyal çürümüşlüğün kangren gibi yayıldığı günlerde yaşıyoruz.

Hak, hukuk, adalet olmayan yerde ne barış vardır, ne huzur. Hukukun yerini çeteler, mafya almaya başladı.

Adalet korsanlaştı, yargı korsanlaştı, Meclis korsanlaştı. Tek adam rejimi yasa vicdan dinlemiyor.

Kokain çekenler, silah çekenler öldürenler,kadın düşmanları onlardan olduğu zaman korumaya kollamaya başlıyorlar.

Davalar insanlığa karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğratılıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Milletvekili seçildikten sonra alel acele hakkında ceza verip kesinleştirdiler.

Sonra korsan bir karar ve emirle polis zoruyla Meclisten çıkmasını sağladılar.

Adalet nöbetini Meclis grubunda sonra evde sürdürdü. Evini bastı polisler ve şiddet kullandılar, milletin vekiline tokat atacak kadar hadlerini aştılar.

AYM milletvekilliğinin düşürülmesi başvurusunu yetkisizim diyerek hemen reddetti. Ceza aldığı bireysel başvurusunu gündeme alıp görüşmüyor.

Suruç’ta AKP iktidarının milletvekilinin zulmüne uğrayan Şenyaşar ailesi günlerdir Adliye önünde adalet nöbeti tutarken defalarca göz altına alındı. Eşini çocuklarını öldürenler göz altına bile alınmadı.

Selahattin Demirtaş’ın AİHM kararı hala uygulanmıyor. Belediye Başkanları seçilmişlere düşünce açıklamalarından dolayı onlarca yıl ağır cezalar veriliyor.

Kayyuma karşı çıkan Boğaziçi öğrencilerine her gün yapacakları açıklamalar nedeniyle saldırılar oluyor. Göz altına alınıp tutuklanıyorlar.

HDP’ye parti kapatma davası açtıran küçük ortak ile büyük ortak ,AYM kararlarını da tanımıyor AYM’yide kapatmak istiyorlar.

Çiçek Kobani Rojava’da ÖSO çeteleri tarafından korsanca yakalandı, işkence gördü. Türk Silahlı kuvvetlerine teslim ettiler, sonra Ş.Urfa Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de hiç bir suç işlemediği halde ağır müebbet hapis cezası verdi.

Rojava’da İŞİD’e karşı kadın gerillanın direnişi, Kobani’yi kurtarırken yazdıkları tarihsel zafer destanı tüm dünyaya meşruluğun hayranlığını yaratırken, İŞİD’e teröre destek veren hükümetin hedefi oldu.

YPG’nin SDG’ nin bugün ABD Koalisyonu ile birlikte İŞİD’e karşı mücadelesi sürüyor. Terör örgütleri listesinde de yer almıyor.

Elbette avukatları Türkiye’de Yargıtay, AYM süreçlerini izleyerek AİHM’e başvuracaklardır. Ancak,bu uzun bir zaman alır.

Bu nedenle BM İnsan Hakları Komisyonu, LaHaye Uluslar Arası Ceza Mahkemesi UCM ve dünyada siyasi diplomatik bir dayanışma gerekiyor.

Kürt kadın gerillanın kitabı yazılır, filmi çekilirken bu zulme kimse seyirci olmamalıdır.

Kürdistan coğrafyası çok acılıdır. Güldexwinler züllüme uğrayanların  yanında olur ağlar, biliyoruz.

Önemli olan bu kötü günlerde birlik ve dayanışmayı güçlendirmektir.

Korsanlar denizlerden, karaya, havaya her yere saldırmaya başladılar. Siyaset çürüdü, sosyal çürüme başladı.

Korsan iktidarlara karşı uyanık olmak lazım.

İlginizi Çekebilir

Suna Arev: Bit pazarında insan derisinden bir fotoğraf albümü
Erdal Kızılırmak: Mağara insanından Erdoğan’a

Öne Çıkanlar